Gönderi

I Kimbilir hangi ürkek mevsimi alırsın gizlice odalara, saçların balkonları terk edeli kimbilir ne kadar olmuştur? -annene göstermeden aşağı akardı saçların kaç kez eksilip çoğalırsın dişlerini fırçalamayı ezbere bildiğin günlerde… Mor bir kedi geceyi sıyırarak geçiyordur kuyruğunda teneke yıldızlar düşlerinle buluşurken lanetli aynalarda söylesene hangi ürkek mevsimi alırsın gizlice odalara… Ne gece yer rüşveti ne ben Söz! Annene söylemem… II Yüzüm hangi dağa baksam içinde öfkelerinden habersiz korkunç atlar gezdiren bu sessiz, yıldızsız. Yüzüm hangi yola çıksam bu yetim avlusu, bu ateş bu ağlamaklı şey. III Hiç gürbüz hiç pembe yanaklı sayfalarımız olmadı mı bizim? Biz hiç mavi kalacak bir mevsime çıkmamış mıydık yorgun yokuşlardan kışın? Kendiliğinden gelen sözcüklerin misafirliğini ne çok severdin, Nasılsın… Bugünlerde ben iyi gibiyim yorgun gri kaideler arasında hüzünlü bir yeşilim, Ya sen… Sen… Nasılsın? Göğsündeki ağrılar nasıl? İyi misin? IV Ben hangi kelimeye açsam ağzımı Ben hangi kelimeyi nereye koysam Bir sonbahar konaklar sesimde. Ben hangi kelimeyle girsem akşama Ben hangi kelimeyle nereye gitsem Yokluğunun renginde depremler düşer boynuma. Ben hangi yaprağın ince hüznüyüm Sen hangi sersem haydut... Birhan Keskin
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.