«Zeus, anne ve babasının evlilik yıldönümü şerefine bir tören düzenliyor, bu törene Yunan mitolojisinin Fitne Tanrıçası Eris’i çağırmıyor (karışıklık ve anlaşmazlık yaratma tanrıça) ama Eriş törenden haberdar olarak elinde altın bir elmayla çıkıp geliyor. Açıkçası ben de kutlama yapsam Fitne Tanrıçasını çağırmam.
Eriş elindeki altın elmayı içinizdeki en güzel için getirdim diyor. Afrodit hemen o benim diye atlıyor. Hera ve Athena hayır biz daha güzeliz diyerek bu çıkışa itiraz ediyorlar. Zeus bakıyor olacak gibi değil dürüstlüğüyle ün salmış Truva Kralı Priamos’un oğlu Paris’i yanına çağırıyor ve diyor ki hangisi daha güzel. Paris diyor ki hemen karar veremem bir bakalım. Zeus’un oğlu Hermes, Paris ve üç güzel seçim için İda Dağına gidiyorlar. İda Dağı bugünkü (Çanakkale ve Balıkesir illeri arasındaki) Kaz Dağları. Bunlar Kaz Dağlarına çıkıp, önce dağın serin sularında yıkanıyorlar, sonra bu üç güzel bir çeşit yarış içerisine girip Paris’e kendilerini seçmesi için vaatlerde bulunmaya başlıyorlar. Diğer ikisi Paris’e güç, kuvvet, bilgelik gibi şeyler vaat ederken Afrodit Paris’e güzeller güzeli Truvalı Helen’i öneriyor. Beni seçersen Helen senindir diyor. Libidolarına yenik düşen Paris, tamam
seni seçiyorum en güzeli sensin Afrodit, Helen’i getir bana diyor. Sonrasını biliyorsunuz, Helen, Truva Prensi Paris’e âşık olup ona kaçıyor. Yunanlıların Helen’i geri almaya çalışması sonrasında meşhur Truva Savaşı çıkıyor. Olaylar, olaylar.»