Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kırılganlığın inkârı da bizi daha az kırılgan kılmaz. Kırıldığımızda vereceğimiz tepkiyi farklılaştırır sadece. Gerçek duygumuzla değil, savunmamızla hareket eder ve karşılık verir hale geliriz; üzülmek yerine öfkelenir, ağlamak yerine ötekine fiziksel, duygusal şiddet uygularız. Acıyı, kederi, hüznü, hüsranı, zayıflığı, yetersizliği yok sayarak göstermelik bir kayıtsızlıkla kendimizi savunurken, kendimize yabancılaşırız. Ve bize unutmaya, bastırmaya, bir süper-kahramana dönüştürmeye çalıştığımız gerçek kırılgan benliğimizi hatırlatan kişiyi karşımızda görmeye tahammülümüz olmaz. İhtiyaç duyanı etkilenebilir, incinebilir olanı, hüsrana uğrayanı inkârımıza (savunmamıza) bir tehdit olarak algılarız. Empatinin yerine tiksinti, sevginin yerine nefret geçer, Arno Gruen "İnsan, kendi acısından uzaklaştıkça sadistleşir" diyor. Bugün, kendi dokunulmaz, ulaşılmaz, yenilmez varoluş illüzyonumuzda hüküm sürmek adına kendimizi sürdüğümüz varış noktasının en net betimlemesi bu.
Sayfa 31 - İlişkilerin kara deliği - Şule Öncü
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.