Gönderi

Öncelikle Mûtezile okulundan Ebü'l-Hüzeyl el-Allâf'ın (ö. 235/830) Basra okulunu kurduğunu belirtelim. Muammer b. Abbâd (ö. 215/830), Nazzâm (ö. 231/845), Câhiz, Ebû Ali el-Cübbâî (ö. 303/916) ve oğlu Ebû Hâşim (ö. 321/933) ile meşhur talebesi ve Mâtürîdî ile birlikte Sünnî okulunun kurucularından Ebü'l-Hasan el-Eş'arî (ö. 324/935) bu okulun önde gelen düşünürleri arasındaydı. Mûtezile'nin Bağdat okulunda da Bişr b. Mu'temir (ö. 210/825), Murdâr (ö. 226/841), Sümâme b. Eşres (ö. 213/828), Ebü'l-Hüseyin el-Hayyât (ö. 300/913) ve Kâ'bî (ö. 319/931) gibi önemli düşünürler vardı. Bu düşünürler değişik fikirler ve felsefî nazariyeler geliştirmişlerdir. Bunlardan en önemlisi, fiziğin o dönemde temeli olabilecek atom (el-cüz'lâ yetecezze') nazariyesidir. Buna göre, her bir maddî nesne, bölünemeyecek derecede küçük atomlardan meydana gelmiştir. Bu atomlar bölünemedikleri için, maddî bir cisim daha alt birimlere indirgenemez. Her bir atomun belli özellikleri vardır ve belirli özelliklere sahip atomların birleşmesiyle cisimler meydana gelir. Atomlar kendiliğinden var olamazlar; sürekli yaratılmaya muhtaçtırlar. Ancak var olmaları ile bağımsız varlıklar olarak düşünülebilirler. Bu bakımdan atomlar renk, koku, şekil ve ağırlık gibi özellikleri bakımından farklıdır. Bu özellikler var olabilmeleri için atomlara muhtaçtır. Bu açıdan atomlar cevher, diğer özellikler ise ilintidir (araz). Bu durumda fizikî gerçeklik üç kategoride düşünülebilir: 1.Cevher, var olan. 2.Araz. 3.Cisimler arasındaki ilişkiler. Bu nazariye ile kelâm okuluna mensup ilk filozoflar, cisimlerin nasıl oluştuğunu ve bunlar arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışarak âlemin yaratılışına dair öğretilerini geliştirmişlerdir.
Sayfa 80 - İSAM Yayınları / 4. BaskıKitabı okudu
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.