Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu çok güzeldi hayranlıkla her sayfasını okudum . İnsanı oldukça üzen bir fark edilme çabası.
mektubu okuyan R. Bu mektubu aldıktan sonra hayatına nasıl devam etti, öncesinde gerçekten bilinmeyen kadının bize anlattığı gibi biri miydi vs. bir dolu soru ile baş başa kalıyorsunuz . Kitapla ilişkiniz hemen öyle bitmiyor. Derin bir düşünceye kapılıyor insan
Hele hele Stefan Zweig eseri olması kitabı daha ilgi çekici yaptı
bazılarına hastalıklı bazılarında göre ise masum bir aşk.
Kadının hayatı boyunca sev miş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun ” gönderen ”inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: ” Sana, beni asla tanımamış olan sana. ” Kadın büyük tutkusunu hep bir ” bilinmeyen ” olarak, tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde ” taraflar ” değil, sadece tek bir ” taraf ” vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi ?