Kuranın mislinin olabileceğini iddia eden muarızımıza şöyle hitap edebiliriz:
“Önceki sayfalarımızda, olması gereken özelliklerini ve toplum da oluşturması gereken değişikliği anlattığımız Kuranın misli(î) olan kitabınızın, en azından Türkçe olarak bir Mehmet Akif Ersoy düzeyinin üzerinde şiir kalitesi ile yazmanızı bekleyeceğiz. Mesela, şiirinizi Çanakkale şiiri ile edebî kalite açısından kıyaslayıp “Bu da ha iyidir, ya da bunun mislidir.” demeliyiz.”
Bu bağlamda Muhammed Hamidullah’ın şu anısı ilginçtir:
“Fransız müzisyen Abdullah Giles Gilbert’in, Kur’an’daki müzikalite hakkındaki bir görüşünü özetleyebilirim. Gilbert’i ilk olarak İstanbul Üniversitesi’nde çalışırken tanıdım.Turist olarak geldiği İs tanbul’da, zaman zaman Kuran m tilavet edildiği kimi toplantılara katılırdı. Okunan metnin şiir değil de düzyazı olduğunu öğrendiğin de öylesine heyecanlanmıştı ki sonunda Müslüman olmuştu. Dün yanın bütün dillerinde şiirler mevcuttur, ama hiçbir yerde düzyazı da ritim olmaz. Kuran, bunun tek istisnasıdır. Öyle ki Kuran okur ken ondan sadece bir kelime değil, bir harf çıkarılacak olsa, tıpkı bir şiir dizisinde olduğu gibi kulak tırmalayıcı olacaktır. Bu söylediklerini çok anlamasam da ona hayran kalmıştım. Bir gün üniversitede beni ziyarete geldi. Oldukça üzüntülü ve sinirliydi.
Bana:
‘Atalarımızın, Kuranın kimi bölümlerini kaybettiğini düşünü yorum.’dedi. Ben:
‘Nasıl olur?’ diye sorunca, cevaben dedi ki:
'Nasr suresinin ikinci ayetini şöyle okuyorlar; (Yedhulune fi dinillahi efvaca). Ve burada duruyorlar. Böyle bir okuma, müzikalite açısından imkânsızdır. Allah'ın sözü böyle olamaz.. Bana bir şeyler eksikmiş gibi geliyor.’ Ben de:
‘Hayır, bu böyle okunmaz! Şöyle okumak lazım; (Yedhulune fı dinillahi efvacen fesebbih). Sonra da nefes alıp ayeti tekrar baştan sona okumak gerekir.’dedim.
Gilbert büsbütün hayrete kapılarak dedi ki:
‘Gerçekten öyle mi? Hakikaten senin okuduğun gibi ise işte o zaman tamam oldu. Şimdi inancımı tazeliyorum.’ Hemen hatırlatayım; bu sure okunurken “efvacen” kelimesi üzerinde durulmaması gerektiğine dair işaret vardır. Müzikalite olmasa bile cümle tamamlanmış olmazdı ve şart cümlesi yarım kalmış olurdu.”