Hangi insan gelmeceğini bile bile bekler ki yaşamayan birini? * Sadece çok aşık ve kabullenememiş biri....
Gülnihal de aynen sabahı bekleyen karanlık gibi, gökkuşağını bekleyen yağmur gibi, bebeğini bekleyen hamile kadın gibi beklemiş Münif beyciğini.. Bu hikaye Sadece emekli edebiyat öğretmeni Gülnihal Hanım ve kör kocası Münif Bey ait değil aynı zamanda tesadüfen birbirlerinin hayatlarına girmiş ve dokunmuş olan Dilbade Hanım, Ezrak, Ferhunde, Büşra'nın de hikayesidir. Her birinin farklı ama derin acıları vardır. Belki de bu yüzden aynı çatı altında dolustular. Aslında hepsinin Gülnihal Hanım için bir planı ve sınıflandırılması vardı.
Dilbade Hanım; Gülnihal Hanım ve Münif bey 'in yarenliği, birbirlerine olan düşkünlükleri.
Esrak; Münif bey gibi kör ve muhtaç bir kişiyi...
Ferhunde; Gülhane Hanım gibi öğretmen, Erzak'ı sevebilme ihtimali olan bir kadın...
Büşra; Gülnihal Hanım 'ın çocukludur..
Aslında bilmeden de Gülnihal Hanım'a bir amaç için planlı bir şekilde hayatlarına girdiler birbirlerinin....
Ve birbirlerine sırdaş,yoldaş ve yük oldular...
Ve......
Gülnihal Hanım onların artık bir yardımcı değilde yük olduğunu gördüğünde hepsinden tamamen kurtulmak için planlar yapar....
Ama.....
Elinde Münif Bey ile bindikleri kilden yapılmış atlıkarınca figürleriyle Münif Bey' in mezarında intihar ederek kavuşmuştur sevdiğine...
Münif Bey'in mezar taşında yazdığı gibi....
BEN ONU HEP BEKLERİM....