Reklamın rolü nedir? Reklamcı, modem toplumun Demiurgos'u .. arzu stratejisini başarıyla kavrayan sonsuz
güce sahip bir büyücü müdür? Yoksa sadece gereksinimleri bilgilendiren ve şu ya da bu nesnenin, tüketicinin tatmini için hazırlandığını bildiren alçakgönüllü ve dürüst bir aracı mıdır? Bu iki ekstrem tez arasında, bizi bir reklam teorisine doğru götüren bir hakikat gün ışığına çıkar. Reklamcı gereksinimleri üretir mi? Kapitalist
üreticinin hizmetinde, arzuyu şekillendirir mi? Ne olursa olsun,
reklam olağanüstü bir güce sahiptir. Tüketilebilir ürünlerin birincisi reklamın kendisi değil midir? Çok büyük bir göstergeler, imgeler, söylemler kitlesini tüketime sunmaz mı? Bu toplumun retoriği
değil mi reklamcılık? Özlemlere, pratiğe müdahale etmekten vazgeçmeksizin, dili, edebiyatı ve toplumsal imgelemi derinden etkilemez mi? Reklamcılık yöntemlerini taklit eden propagandalann
öneminin ve etkililiğinin gösterdiği gibi, reklam, bu toplumdaki
egemen ideolojiyi sunmaya ve hatta kendisi egemen ideoloji olmaya yönelmiyor mu? Kurumlaşan reklam, sanatın da dahil olduğu
eski iletişim biçimlerinin yerini almayacak mı? Üretici ve tüketici
arasındaki, teori ve pratik arasındaki, toplumsal hayat ve politik iktidar arasındaki tek aracı olarak, merkezi bir konum almayacak mı?
Bu ideoloji, toplumsal gerçekliğin belli bir kertesini, giyecek, yiyecek, mobilya gibi tüm "nesneleri" içeren gündelik hayatı gizleyen ve biçimlendiren şey değil mi?