Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yayınlaması Zor Bir Yazı
*2014* "... Ayrıca 100 TL'lik bir sınava gireceğim fakat matematik, türkçe, fen gibi ders sınavı değil zeka sınavı. İnşallah kazanırım çünkü sınava 100 lira verdik hem çok eğlenceli bir şey. Güle Güle S.S." >Aslında bu zeka sınavını hiç de eğlenceli bulmuyordu, kendine karşı apaçık bir tehditti. Arkadaşları yemekhanede yemek yerlerken ortaya "Acaba zeki olanı değil salak olanı seçseler kim seçilirdi?" diye bir soru atmışlardı ve kendisi dışındaki 4 kişi de Sena demişti. Eğer utanmasaydı o da kendi adını söylerdi. Sınavın ücretiyle ilgilendiği falan yoktu zaten babası da buna sadece okuldaki herkes girdiği için kayıt yaptırdıklarını, sınavın hiç önemi olmadığını söylemişti ama o gerçekten bir aptal olduğunun ortaya çıkmasından korkuyordu. Ya bütün arkadaşları üstün zekalı çıksa ve tek seçilemeyen kendisi olsaydı? O zaman yemekhanede söylenenlerin haklı olduğu doğrulanırdı. Fakat 11 yaşındayken kendi duygularını değil günlüğüne, kendisine bile itiraf edecek kadar büyümediğinden yalan söyledi. Bu konuda aldığı tek karar şu oldu: Aptal olmadığımı hepsine kanıtlayacağım. *2020 Ağustos* "O zaman bütün salondakilere zekamı göstermiştim, ve bunu anlamışlardı. Sonunda insanların benim zeki olduğuma inandıkları bir ânı yakalamıştım. Bu benim duvarlarımdan birini yıktı. Şimdiyse -çirkin olduğum- etiketi... Bunu aşmam için hayalimdeki vücuda sahip olmam lazım. O zaman çok daha durdurulamaz olacağıma inanıyorum." >Sonunda insanların zeki olduğunu düşündüğü bir an yakalayabilmiş ve bu konudaki endişesi hafifleyebilmiş. Burada zeka probleminin tamamen çözüldüğünü zannediyor ama bir süre sonra derslerde başarısız olduğunu düşündüğünde aynı endişe tekrar gün yüzüne çıkacak. İnsanları ikna etse de (ki bu başarması zor bir şeydir.) kendini ikna edemediğinin farkında değil. Üstelik hala görünüşü hakkında korkuları var ve bunu yenmenin de tek yolunun herkesi güzel olduğuna ikna etmek olduğunu düşünüyor. Kendi korkularına bulduğu çözüm pratikte imkansız. Herkesin güzel ve zeki olduğunu düşünmesini sağlayamaz. Sağlayamadı da zaten. Ona zeki ve güzel olduğunu söyleyen insanlar vardı hem de bir grup... Ama zihni kendi hakkındaki temel inançlarını doğrulamaya yatkın olduğundan çirkin ve aptal olduğuna dair kanıtları toplamaya daha meyilliydi. *2020 Ekim* "...şimdi ben bile kendime inanamıyorum, güvenemiyorum. Bugün X yapacağım diyorum sonra şu ses konuşuyor -Yapacak mısın gerçekten?- Bir şeyi başarmanın hayalini kuruyorum ve o ses diyor ki -Bu sadece bir hayal, gerçekte hiçbir şeysin.- Ben gelecekte önemsiz mi olacağım? Şimdiki halimle bile o kadar beceriksizim ki... Yaşıtlarıma bir bak, (...) Ama ben hiçbir şey yapamıyorum. Hangi akla hizmet kendimin gelecek vadeden biri olduğuna inandım bilmiyorum. Şu anda kim gelse beni rahatlatabilir? Hiç kimse. İnsanlar beni üzgün görünce söyledikleri temel yargı şu: Tembelsin. Ben tembelim diyelim ne yapacağım, nereden başlayacağım? O kadar çok eksiğim var ki hangisini kapatayım? Her gün hem ders çalışıp hem ezber yapıp hem yemek pişirip hem kitap okuyup hem piyano çalıp hem spor mu yapayım? (...) A kişisi beni bu kadar düşünmüyor, kimse beni bu kadar düşünmüyor. Kimse benden büyük bir şey beklemiyor. Peki ben benden büyük bir şey bekliyor muyum? Aslında istiyorum ama bekliyor muyum, emin değilim. Kendime güvenmiyorum." >Sadece üç ay içerisinde her şey daha da kötüleşmiş. Hala insanların onu görüş biçimini kendine referans alıyor ama artık sadece güzellik, zeka gibi tek bir olgu değil tüm hayatının değerini insanların değerlendirmelerine açmış durumda. Artık çok daha mükemmeliyetçi. Her şeyi çok iyi yapmak zorunda hissediyor. Asla kendini takdir edemiyor çünkü sahtekârlık sendromu yaşıyor. Dışarıdan başarılı gözüktüğüm her şeyin arkasında aslında şans var diye düşünüyor. "Gerçekte o kadar yetenekli değilim." Günlük 10 saat çalışma hedefi koyuyor 4,5 saat çalışınca yetersizim diyor. Evgeny Grinko'dan Valse çalmayı seviyor ama Jane Maryam olsa çalamazdım diyor. O gün abur cubur yemiyor ama eğer karşıma çıksaydı kesin yerdim diyor. Bir konu öğeniyor ama kesin eksik öğrenmişimdir yazılılarda ne kadar eksik olduğum gün yüzüne çıkacak diyor. Diyor ve diyor... Yeterli olmak için idealize ettiği kişiye dönüştüğü günü bekliyor ama o gün asla gelmiyor. Bu kişi her zaman kendini bu kadar küçük gören biri değildi. İçinde hep bir özgüvensizlik vardı ama bir nebze kontrol altında tutulabiliyordu. Gerçekten mutlu hissettiği, başarılı hissettiği, değerli hissettiği anlar olmuştu. Ama bunlar hep çevresine bağlıydı. Onun özgüven kaynağı okulu ve orada yaşadıklarıydı. Pandemide okuldan uzaklaşmak zorunda kalması özgüveninin kaynaksız kalmasına, sonrasındaysa depresyona girmesine sebep oldu. Özgüvenini kontrolü dışındaki bir olguya bağlamak onu zor durumda bırakmıştı. Günlüklerimden paylaştığım kesitlerle bir insanın özgüven probleminin zaman içerisinde farklı şekil ve derecelerde yaşanabileceğini göstermek istedim. Bu günlükleri yırtıp atsaydım yaşadıklarımın değersiz ve utanılacak şeyler olduğu anlamına gelirdi. Oysa benim hayatım her zaman değerli olmalı. Bu yüzden bir zamanlar çekinerek yazdıklarımı şimdi paylaşıyorum ki hem ben bunların gün yüzüne çıkması korkumu yeneyim hem bu tarz bir şey deneyimleyen herhangi bir insan görürse yalnız olmadığını anlasın. Özgüvenimle alakalı bir sorun olduğunu önceden de seziyordum ama bu kitap sanki her şeyi derli toplu önüme sunan bir sekreter gibiydi. Önce sebeplerini, sonra durumu sürdüren ve kötüleştiren etkenleri adım adım ele almamı sağladı. Bana düşünce yapımı değiştirmeme yardımcı olacak pratikler yaptırdı -ki işe yaradıklarını söylemeliyim. Daha önce hayatımda "Ben neden böyle şeyler yaşıyorum?" diye sorguladığım her olayın kendim hakkında geliştirdiğim temel inançlardan yani özgüvensizlikten kaynaklandığını gördüğümde şok oldum. Bir şeyi başarmamın da başaramamamın da arkasında özgüvensizliğim vardı. Ve bu o kadar küçükken geliştirdiğim bir mekanizmaydı ki fark etmem bile uzun sürdü. Bir problemle yaşamaya çok alıştığınızda onu problem olarak görmeniz zorlaşıyor. Neyse ki ben kitabı okumaya başladığımda zaten birçok şeyin farkındaydım ve düzeltmek için adımlar atmıştım. Dediğim gibi kitap sadece atmam gereken adımları sakin sakin atmamı sağladı. Özgüveniyle alakalı sorun yaşayan herkese bu kitabı önerirdim. Bu arada kitap bir motivasyon kitabı değil yani SİZ İSTEDİĞİNİZ HER ŞEYİ BAŞARIRSINIZ ASLINDA HARİKASINIZ tarzı öğütleri yok. Kendinizi ,iyi veya kötü, taraf tutmadan değerlendirmenizi sağlıyor. Özgüven dediğimiz şey de mükemmel olduğuna inanmak değil yetersizliklerimizle birlikte yeterli olduğumuza inanmaktır zaten. Kısaca kitaptan çok memnun kaldığımı söyleyebilirim. Kapağında da yazdığı gibi kendime yardım ettim sanırım :) ve bu hoş bir duygu.
Özgüveni Keşfedin
Özgüveni KeşfedinMelanie Fennell · Psikonet Yayınları · 2015386 okunma
··1 alıntı·
261 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.