Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Bir ben miyim aykırı, bu dünyadaki?
Takma adı Osamu Dazai olan ve bu isimle daha iyi tanınan Şuji Tsuşima, 1909’da Tsugaru Yarımadası’nın merkezi yakınlarında küçük bir kasaba olan Kanagi’de dünyaya geldi. Ailedeki siyasetçi olma geleneğine karşı çıkan Dazai gençliğinde yazar olmaya karar verdi. Yirmi yaşında Tokyo Üniversitesi Fransız Edebiyatı Bölümü’ne kaydını yaptırdı. Hayatının büyük bölümünü intihar takıntısıyla geçiren Dazai, 1948’de metresiyle birlikte suya atlayarak intihar etti. Ama ölümünden kırk yıl sonra bile Japonya’da hâlâ ilgi gören bir yazar olmaya devam etti. Benim bu yazarla tanışmam ne yazık ki biraz geç olarak “İnsanlığımı Yitirirken” adlı kitabı ile başladı. İnsanlığımı Yitirirken, Osamu Dazai’nin otobiyografik bir romanıdır ve Dazai’nin son dönemlerini anlatmaktadır. Kitap yazarın intihar öncesindeki ruh hali, yaşadığı hayal kırıklıkları, umutsuzluğu ve toplumsal hayata dair eleştirilerini içermektedir. Kendi hayat hikayesini anlatırken bazen alaycı, bazen acı dolu bir üslup kullanarak okuyucuya kendini daha iyi anlatmaya çalışmıştır. Kitap Japon toplumunun bazı yönlerini eleştirirken, yazarın kişisel deneyimleriyle de birleştirilerek sunulmuş. Özellikle Dazai’nin toplumda var olması için yapılan baskı, iş hayatındaki sıkıntıları ve aile ilişkilerinde zorlukları ele alması kitapta dikkat çekicidir. Yazar, depresif ve umutsuz hisleri güçlü bir şekilde iletmek için güçlü bir edebi dil kullanmıştır. Bu da kitabın duygusal etkisini arttırır. “Ölmek istiyorum. Daha fazla ölmek istiyorum. Artık geri dönüşüm yok. Ne yapsam da, nasıl yapsam da sonu olmuyor. Utançlarıma utanç katıyorum,” (Sayfa 101) diye biçare çırpınır ana karakter eserin son sayfalarında. Bu kitapta kendi gerçek yaşamındaki iki intihar denemesinin detaylarını da bizlerle paylaşır yazar. Ölümün bir kaçış yolu olduğunu da açıkça itiraf eder: “Mükemmel ve zeki bir insan tarafından deşifre edilerek acınacak hâle getirilip, ölmekten başka yol kalmayacak kadar rezil bir duruma düşmek.” (Sayfa 19) Onu yaşama bağlı kılacak cazip unsurlara da mutlak şekilde burun kıvırır Dazai: “Dışarısı yasadışılık deryası olsa bile, uçarak dalıp yüzmek ve nihayetinde ölüme ulaşmak beni çok daha fazla rahatlatıyordu,” (Sayfa 40) Danimarkalı filozof Kierkegaard’a göre umutsuzluk ölümcül bir hastalıktır. Bu hastalıktan ölünmesinden veya bu hastalığın fiziksel ölümle sona ermesinden çok, bu hastalığın işkencesi, can çekişen ama ölemeden ölümle savaşan kişi gibi ölememektedir, sürekli bir can çekişme hâli içindedir. Ölümcül hastalık dar anlamda kendisinden sonra hiçbir şey bırakmadan ölüme giden bir hastalık demektir. Ve umutsuzluk budur. Umutsuzluğun özü yaşamın hiçbir şey olmamasıdır. 2. Dünya Savaşı’nın etkilerinin de en yoğun olduğu ve onulmaz acılar, kitlesel ölümlerin normalleştiği, şiddetin gündemden hiç düşmediği dönemlerde insanlar ya canlarını kurtarma derdine düşerler ya da ölümü çaresizce kabullenirler. Dazai, iç dünyasının en başından beri karamsar olmasının da etkisi ile ölüm düşüncesini hiç aklından çıkarmaz ve bu düşünce eserlerine bolca yansır. Anlık duygu değişimlerini kusursuzca metne yansıtan, uçsuz bucaksız hayal gücü ve kırılgan dürtülerle tetiklenen hisleri hikâyelerinde harmanlayan Osamu Dazai’nin bireye, insana ve insanlığa dair yoğun ve çarpıcı gözlemleri, onu sadece yaşadığı döneme sabit tutmayıp sonsuz bir enginliğe yükseltiyor ve neden büyük bir yazar olduğunu açıklıyor.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,4bin okunma
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.