Kitabı 2 yıl önce elime alıp zar zor 150 sayfa okuduktan sonra bırakmıştım. Sanırım hayatım boyunca okudugum okuması en zor olan kitap buydu. 2 yıl sonra kitabı yeniden elime aldığımda 7 gün gibi bir sürede birirebildigim için kendimle gurur duyuyorum. Kitabın okunması bu kadar zor kılan şey her karakterin kendine ait derin bir hikayesinin oluşuydu. Ve yan karakterlerin hepsinin ana karakterimiz Hayri İrdal’ı nasıl etkilediğini yazarın bize yavaş yavaş hissettirmek istemesiydi. Türk edebiyatının en iyi eserlerinden biridir bu kitap. Okuyanlara önerim: biraz sabır...
İki uygarlık arasında bocalayan,toplumumuzun yanlış tutumlarını,davranışlarını alaya alan eleştirel bir romandır. Osmanlı Devleti’nin yıkılıp yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu bir dönemde toplumun içinde bulunduğu kimlik problemi romanın başkarakteri olan Hayri İrdal’in yaşantısında ironik biçimde dile getirilmektedir. Batıda zaman hapsedilmeye çalışılmaktadır. Zamana sahip olanlar diğerlerinin zamanını sömürme eğilimindedir. Zaman başta olmak üzere her şeyden kazanç sağlayan bir sistem bu. İşte Saatleri Ayarlama Enstitüsü böyle bir gerekliliğin ürünü. Türk toplumunun doğu ile batı arasında bocalamasını irdeleyen romanda kahramanın ustası Muvakkit Nuri Efendi’yi doğu, kahramanın arkadaşı Halit Ayarcı’yı batı, başkarakter Hayri İrdal’ı ise eşikte kalmış olan ve toplumsal karmaşıklığın küçük çaplı bir örneğini sunan bir karakter olarak yorumlamak mümkün. Romandaki onlarca
karakter içinde namuslu ve dürüst yalnızca üç karakter vardır: Nuri Efendi, İrdal’ın ilk eşi Emine ve Emine’den olan oğlu Ahmet.