II. Mehmed ’den sonra yoluna giren bu gelişimde, Osmanlı padişahı, mutlak yetkilerini kazanmış ve bunu şeriata da tasdik ettirmiştir. Şeyhülislâmlık makamı «şer i maslahat değildir, nasıl emredilmiş ise öyle hareket lâzım gelir» şeklindeki fetvaları vasıtasıyla hükümdarın örfü ile çözümlenen meseleleri yüksek bir devlet işi ve bir siyasî mesele sayarak onları herhangi bir tarzda cerh etmekten veya tartışmaktan kaçınmıştır.