Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Otele döndüğümüzde küçük bir paket verdiler bana. Odaya çıkar çıkmaz heyecanla açtım. Küçük bir el aynası çıktı içinden. Altın yaldızlı, işlemeli ama çok eski bir aynaydı. Aynasının kenarlarından sırları dökülmüştü. Çok güzeldi. Onunla birlikte bir mektup bırakılmıştı: "Oradan oraya giderken insan hayatı düşünüyor. Çocukluğunu, nereden nereye geldiğini, unuttuğu anları.... Büyüdüğünü, yaşlandığını hissediyor. Çocukken küçücük şeyler bize ne büyük mutluluk verirdi. Şimdi istediğimizi yapmak elimizde ama her nedense bizi mutlu eden şeyler gittikçe azalıyor. İşte suların içine batacağı söylenen bir kente tepeden bakarak yenen bir yemek, bir kadının söylediği unutulmaz şarkılar, hiç beklenmedik karşılaşmalar... Tanımadığın bir sokakta yürürken birdenbire onun da yanında olmasını istediğin, içinin ürperdiği kısacık bir an... Bir yerlerden istemsiz çıkıp geliveren bir yüzün, tutmak istesen de silinip gittiği o kısacık an... Bir yandan bunlar, insanın kendi kendine kaldığı, trenin camlarından yabancı hayatların akıp gittiği, geride kaldığı bir anda uzaklara giderken aynı anda kendi içine, kendi geçmişine yaptığı yolculuğun silik, tarifsiz duygusu, öte yandan sorumluluklar, görevler, bekleyenler... Gördüğüm ne varsa hayalimde senin yanına koyuyorum, senin üstüne giydiriyorum, senin eline alıp baktığını düşünüyorum, senin dokunmanı istiyorum... Bu küçük aynaya baktım ama kendimi değil, senin yüzünü gördüm içinde... Kendinize iyi bakın küçükhanım..."
Sayfa 172Kitabı okudu
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.