Bu serisine ba-yıl-dım! Diğer kitaplara oranla tamamen dolu doluydu. Fakat bayılmamın sebebi heyecanlı olmasından daha çok eski karakterleri yeniden görmemden kaynaklanıyor. Bir önce ki kitap da Eustace’nin başına gelenleri okumuştum. Yaşadıklarından sonra tamamen değişmiş, daha cesur, daha insani ve daha tatlı biri olarak çıktı karşımıza. Ayrıca eskilerden sadece onu görmedik, Prens Caspian’da bizimleydi! Tabii ki yaşlanmış olarak. Narnia ile gerçek dünya arasında ki zaman farkı bambaşka. Narniada ki bir yıl dünyada ki bir dakikaya denk geliyor. Bu yüzden de Eustace ve Jill Narnia’ya geldiklerin de Prens yaşlanmış ölmek üzere olan biri olarak çıktı karşımıza. Kitabın konusuna gelecek olursak; Jill ve Eustace kendilerini bir anda Narnia’da buldular. Aslan Jill ve Eustace’ye bir görev verdi, Prens’in oğlu on yıl öncesi ortadan kaybolmuştu ve onu bulmaları gerekiyordu. Bunu yaparken takip etmeleri gereken dört tane unsuru belirtmişti Aslan Jill’e, gel gelelim Jill yaşadıklarına o kadar kendini kaptırdı ki bu dört unsuru unutuverdi. Ve o anda her şey birbirine karıştı. Caspian ölmeden oğlunu bulmalılardı… Son kısım da gözlerim dolmadı değil. Prensin oğlu tam babasına kavuşmuşken Caspian ölüverdi. Eğer bizimkiler en başta görevlerine sadık kalıp, gözlerinin boyanmasına izin vermeselerdi belki de Prensin oğlunu daha çabuk bulabilirlerdi. Yine de Arslan yaptı yine yapacağını ;))

Gümüş SandalyeC. S. Lewis · Doğan Egmont Yayıncılık · 20121,044 okunma

·

47 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sena Nur Çevik