VEHİM: Meşrutiyetin bir rüknü hürriyet-i tammedir.
Halbuki Sünnet-i Nebeviyeyi hedef-i maksad eden ittihad-ı Muhammedî (A.S.M.) hürriyeti tahdîd eder.
Ve medeniyetin çok levazımına münafîdir?!.
İrşâd: Hürriyeti tahdid ile tahkik ve tekmil eder.
Ve medeniyetin aldatıcı zünub ve mesavîsini hudud-u hürriyet ve medeniyetimize girmekten Seyf-i şeriatla yasak eder.
Zira asıl hür, mü'mindir.
Dinsiz daima istibdad altındadır.
Çünkü Sâni'-i Âleme hakkıyla abd ve hizmetkâr olan, başkasının istibdadına tezellüle tenezzül etmemek gerektir. Ve tahdid-i hürriyet, insaniyet nokta-i nazarından zarurîdir.
Amma hürriyet-i mutlaka, vahşet-i mutlakadır.
Belki hayvanlıktır.
İnkıyad-ı vicdan ile, ahkâm-ı şer'î ile takyid-i hürriyetde tekemmüldür, münafî değil...
Amma levazım-ı medeniyet dediğiniz bâzı zünub ve mesavî-i medeniyeti çocukluk tabiatıyla, heva ve heves ile aldatıcı mehasin zannedersiniz!..
Halbuki asel-i müsemmem gibi aldatıcıdır.
Medeniyetin hiçbir mehasin-i hakikiyesi yoktur ki, şeriatta sarahaten ve istilzamen veya iznen o veya daha ahseni bulunmasın.
Hem de bazı lâübaliler hür yaşamak istemediklerinden, nefs-i emarenin istibdad ve esaret-i rezilesinin altına girmek istiyorlar.
Elhasıl: Şeriat dairesinden hariç olan hürriyet, ya başka kalıpta istibdad veya esaret-i nefs veya vahşet-i hayvaniyedir.
Böyle lâübaliler iyi bilsinler ki; diyanetsizlikle, sefahetle sahib-i vicdan hiçbir ecnebiye kendilerini sevdiremezler, benzettiremezler.
Zira mesleksiz ve sefih sevilmez...Ve erkeğe karı libası yakışmaz.
Asar-ı Bediiyye - 520