17.Yüzyıl siyaset filozofu İngiliz Thomas Hobbes, Doğayı bilimsel olarak anlamaya çalışan Kopernik ve Galileo gibi bilim adamlarının devrim gerçekleştirdiği dönemde yaşadığı için felsefesinin temelini bilim oluşturur.
Uzun yıllar iç savaş halinde olan İngilterenin sıkıntılı döneminde yaşamını sürdürmüş olması onun Devlet kavramı üzerinde düşünmesini etkilemiştir. Kendinden önce gelen filozofları Siyaset bilimi hakkında yeterli bir metinleri olmadığı için eleştirirken Leviathan'nın bu alanda yazılan en iyi eser olduğunu savunur.
LEVIATHAN: Kutsal kitapta suda yaşayan, canavardır.
Thomas Hobbes bundan esinlenerek mutlak güç ile toplumda düzen sağlayan egemen Devleti onun başında olan Kralı tanımlamak için kullanmış.
Kitaba insan doğasının temellerini oluşturan ögelerden söz ederek başlıyor. Devamında Yapay bir oluşum olan Devlet ve Politik ortaklık insan yaşamı için neden zorunludur sorusuna insanın doğal köklerine kadar inceleyerek cevap veriyor. Din üzerine yaptığı incelemede dini kullanarak insanı yanlış yönlendirildigini eleştirir. İnançtan ziyade akıl vurgusu yapar.
Devlet olmadan önce Doğa durumunda insanlar eşittir. Her istediği şey üzerinde eşit hakka sahip olduğu için herkes herşeyi isteyebilir istedigini elde etmek için kuralsız uğraşır. Doğa durumu bu sebepten dolayı savaş durumunu yaratır. Savaş durumu, insanın sanat yapmasını, üretmesini engeller, can ve mal güvenliğini etkiler sonuçta barış özlemi doğurur. Bireysel özgürlüklerden vaz geçerek ortak sosyal bir sözleşme ile mutlak egemenlik sağlayan Devlet zorunlu olmalıdır.
Bu düşünceden yola çıkarak "Tek bir kişilik halinde birlesmis olan topluluk" diye nitelendirdiği Devleti yapay bir insan bedenine benzeterek, doğal insan bedeni gibi incelemektedir.
Devlete canlılık veren egemenliktir. Kamu görevlileri de doğal insan vücudundaki eklem ve organlara benzetilmektedir.
Monarşi, Krallık ve Demokrasi olan yönetim biçimleri için de bireyin güvenliği ve mutluluğunu en iyi sağlayacak idari şekli toplum sözleşmesi ile kurulmuş Monarşi'dir.
Devlet kavramında bireyin haklarını, toplumun haklarını, devletin haklarını detaylarıyla analiz ediyor.
Siyaseti Tanrı katından insan katına indirmekte ulus devlet anlayışının adımını atmıştır.
Akıcı bir dille yazılmış ama insan üzerine, din üzerine, ve devlet üzerine detaylı analizlerle dolu, zengin bir metin olması okumayı zorlaştırıyor.
Leviathan'ın günümüze kadar önemini sürdürmesinin en büyük nedeni hem siyasi hem sosyoloji düşünceye etki etmesidir. Batı Siyaset felsefesinin temelini kurmuş olmasıdır.
Keyifli okumalar dilerim