Yıllar sonra tekrardan Trevanian okumak, çocukluğumun yaz tatillerini hatırlatıyor bana. Trevanian'ın birinci ağızdan olayları anlatım tarzı, yer yer bilinç akış tekniğine başvurması, hikayenin geçtiği yeri en ince ayrıntısına kadar betimlemesi kitabı okurken her satırın adeta film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçmesine sebep oluyor. Çevirinin de bu akıcı okumada büyük bir paya sahip olduğunu eklemek lazım. O yüzden Trevanian'ın aynı zamanda Şibumi ve İnci Sokağı romanlarını da çeviren Belkıs Çorakçı'nın hakkını teslim etmek lazım. Trevanian okumalarına yeni başlayacak olanlar ya da merak edenler için şu tüyoyu vermek isterim. Romanlarında bahsettiği yerlerin hepsinde bir süre yaşamıştır. Bu yüzden hikaye örgüsünü kurarken anılarından ve yaşadığı yerlerden epeyce faydalanmıştır. Ronald Reagan döneminde Amerika’yı terk ederek İspanya’nın Bask bölgesine yerleşmiştir. Gerçek mesleğinin sinema profesörü olması onun diğer yazarlardan daha da kıymetli yapıyor benim için. Okurlarına kitaplarını okurken adeta kendi düşünce dünyalarında film çektiriyor. Şibumi ve Katya'nın Yazı romanları Pireneler ve Bask bölgesinde geçer. Oralara olan sevgisini kitaplarında yer vererek paylaşmıştır. Kızının röportajını okumanızın yazarı biraz olsun tanıma fırsatı vereceğine inanıyorum. O yüzden röportaj linkini de paylaşıyorum. egoistokur.com/efsane-yazar-tr... Rodney William Whitaker polisiye ve gerilim romanları yazarken "Trevanian" takma adını kullanmıştır. Aslında western ve aşk romanları da yazmak istiyordu. Ama yayıncılar ondan hep polisiye yazmasını ve Trevanian mahlasını kullanması için baskı yapıyordu. Kitapla ilgili fazla detaya girip okuyacak olanların heyecanını kaçırmak istemiyorum. Okuyan herkesin aynı fikirde olduğu gibi son 50 sayfayı soluksuz okuyorsunuz. Jean Marc Montjean 45 yaşına geldiğinde geriye dönüp hiç unutamadığı 1914 yılının yazını hatırlıyor. Birinci Dünya Savaşı başlamamış, küçük bir bask kasabasında yeni doktor olmuş genç bir adamla, tanıdıkça ardındaki sır perdesi kalkan genç bir kız arasındaki aşkın hikayesi. Biraz klişe yaz aşkı hikayesi gibi başlayan romanın, mükemmel bir psikolojik gerilime dönüştüğünü görüyoruz. Kitap bittiğinde etkisinden çıkmam biraz zaman aldı. Çünkü okuduğum tüm satırlar bir film sahnesi gibi zihnimde canlandığı için o eşsiz sonu adeta yaşadım. Gözlerimden yaş gelmesin diye burnumun hafifçe sızladığını hissettim.

Katya'nın YazıTrevanian · E Yayınları · 20171,754 okunma

·

230 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.