Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ben geniş hayalli adamım. Herhangi bir dal parçasını, herhangi bir iskeleti kristallerde donatacak kadar zengin bir iç dünyam var. İstediğimi sevebilirim. Yalnız büyüyü bozmak güç. Size rastladığım zaman, yorgundum. Ve arıyordum. Beklenileni, ümit edilmeyeni. Sesiniz bir vaatti, bir müjde idi. Aşkın birinci safhası, merhabanızla başladı. İşte rüyalarımın kadını dedim. Orada ne arıyordunuz? Burası beni ilgilendirmiyordu. Orası yoktu artık. Başbaşa kaldığımız insansız bir vuslat yuvası idi her yer. İkinci gece, büsbütün benimdiniz. Sonra Antakya’dan kaçış. Saadetten, kaderden, sizden. Ve o kısa mülakat aylarımı zehreden bir azap oldu. Pafnüs ile Tais hikâyesi. Hazineyi bir canavar bekliyordu. Bir hatta iki canavar. Ve acaba hazine.. Aradan bir buçuk yıl geçti. Sizi unutamıyordum. Kristalizasyonun ikinci safhası Antakya’da başladı. Şüphe, kıskançlık, nefret, nihayet İstanbul. Benim için nesiniz? Her şey ve hiçbir şey. Belki çaldığım son kapı. Kristalizasyon devam ediyor. Hâlbuki vücudunuzu avucumun içi gibi biliyorum. Ne zaaflarınız, ne kuvvetleriniz meçhulüm. Benimsiniz. Benim oldunuz. Benim olacaksınız. Ama yine de okunmamış bir kitap gibisiniz. Yegânesiniz. Ve yegâneyim. Günlerim sizinle başlıyor ve sizinle bitiyor. Dal, bir tuzlaya değil, bir yangına düştü.
Sayfa 39 - İletişim Yayınları
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.