Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

172 syf.
·
Puan vermedi
Hepimiz bir otomatik portakalın içerisinde miyiz?
Kitaba başladığınız zaman yaklaşık bir elli altmış sayfa boyunca okuduklarınız size büyük bir rahatsızlık veriyor ve durup bir ''e pes artık, bırakmalı mıyım okumayı yoksa? '' diye bir düşünüyorsunuz. Zaten kitap da size belli bir noktadan sonra bu soruyu soruyor. Kısaca ''ya okumaya devam edersin ya da defolup gidersin.''diyor. Eğer devam ederseniz benim şimdi anlatacağım şeyleri düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Kitabı okurken görmediğiniz canilik ,görmediğiniz iğrençlik kalmıyor. Tecavüzden gaspa ,adam öldürmeden hırsızlığa kadar her türlü davranışı okumaya maruz kalıyorsunuz. Bünyesinde bu kadar fazla iğrençlik barındıran birinin(iğrençlikten kastımı benim bu görece kısa incelememde değil de kitabı tüm tasfirleriyle okuduğunuz zaman daha iyi anlayabilirsiniz.) okuyucuya yani size ''kardeşim'' diye hitap ediyor olması da ektra düşündürüyor. Ana karakter belli bir süre sonra hapise giriyor ve orada hükümet onu ''topluma yeniden kazandırmak'' adına ilaçlar veriyor, onu türlü işkencelere maruz bırakıyor ve ana karakter bu işkenceler sonucunda topluma salıveriliyor. Karakterimiz çıktıktan sonra belli bir süre bu şeyleri ( tecavüz,adam öldrürme,gasp hatta müzik ) yapmayı düşündüğü an bile miğdesi bulanıyor,kendini hasta hissediyor ve ''iyiliğe yöneliyor''. Ta ki hapise girmeden önce, tecavüz etmek suretiyle karısını öldürdüğü adamın evine sığınmak zorunda kalana kadar. Adam karakterimizi tanıyamıyor ve ona evini açıp besliyor,yediriyor,içiriyor. Bu arada karakter pişman olmuştur heralde diye düşünüyorsanız düşünmeyin. Çünkü hayır, olmuyor. Adamın evine sığınmışken adamın odasında karısının portesini gördüğünde hiçbir şey hissetmiyor. Sadece sırf yeniden hasta olabileceğini düşünmesi durduruyor onu. Neyse, evine girdiği bu adamın da bir planı var. Suçlulara bile olsa bir insana bu kadar fazla işkence edebilen ,onu otamatikleştiren bir hükümetten ,bu otamatik portakaldan kurtulabilmek. Bir örnek teşkil etmesi için de karakterimizi kullanmak istiyor. Karakter başka çaresi olmadığı için bir eve hapsediliyor ve gözlemleniyor. İntihara kalkışıyor. Karakterimizin yattığı hastahaneye eskiden kendisine işkence etmiş olan adam ''canım,cicim,arkadaşım ''nidaları eşliğinde karakterimizi ziyarete geliyor. Bazı şeylerin ne kadar ikiyüzlüğü olabileceğini(hükümeti değiştirmek isteyen adamlar da dahil) daha iyi görebiliyorsunuz bu süreçte. Karakterimiz de hastanede aldığı ilaçlar sebebiyle eski haline geri dönüyor ve en sonunda bu yaptıklarını gençliğin(!) bir parçası olarak görüyor. Artık büyüdüğünü düşünüp zamanı geldiğinde her gencin böyle yaşayacağına ve belki çocuklarının bile böyle olacağına ama zamanla büyüyeceklerine(!) kanaat getiriyor. Benim en çok dikkatimi çeken yerlerden biri ,karısı ölen adamın suçluların işkence görmemesi için hükümet değişmesini isteyecek kadar hümanist ;karakterimizin karısını öldüren kişi olabileceğini düşündüğünde ,derisini yüzmek isteyecek kadar cani olmasıydı.Ayrıca Ceza kanununun da nasıl olması gerektiğine dair uzunca bir düşündürüyor sizi kitap. Neyse hadi bok püsür.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,6bin okunma
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.