Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Koşup bana geliyor ve soruyorsun: "İyi de, sevgili, büyük doktor! Ben ne yapayım, ne yapmak gerek? Evimin bütün köşe bucağı çöküyor, duvar çatlaklarından rüzgâr bütün şiddetiyle üfürüyor, çocuğum hasta ve karım sefalet içinde ve ben de hastayım. Ben ne yapayım, ne yapmak gerek?" Evini granitin üstüne kur. Kaya senin doğan, onu zora koşuyorsun, çocuğunun vücut sevgisini, karının aşk düşünü, 16 yaşındayken kurduğun kendi yaşam düşünü. Hayallerini küçük bir parça hakikat için kullan. Politikacılarını ve diplomatlarını cehennemin dibine yolla! Yazgını kendi avcuna al ve hayatını kaya üstüne kur. Komşunu unut ve kendi iç sesini dinle! Komşun da sana müteşekkir olacaktır. Bütün dünyada iş arkadaşına, artık ölmek için değil, yalnızca yaşamak için, çalışmak istediğini söyle. Cellatlarının ve asılmışlarının idamlarına koşmak ve heya-heya-he- yaya diye bağırmak yerine, insan yaşamını ve varlığını korumak için bir yasa yap. Böyle bir yasa, senin evinin sağlam temelini oluşturan granit bir kaya parçası olacaktır. Küçük çocuklarının sevgisini, azgın, doyumsuz karıların ve heriflerin tecavüzünden koru. Çenesi düşük yaşlı bakireyi kovuştur; onu teşhir et ya da sevgiye susamış gençlik yerine, onu islahevine sok! İş verip, yönetmek durumunda olursan, seni sömürenin sömürüsünden daha baskın çıkmayı bırak. Frakını ve kalıplı fötrünü fırlat at ve karına sarılmak için artık izin belgesi verilmesini bekleme. Bütün ülkelerde kendin gibi olanlarla bağ kur, çünkü onlar iyisiyle kötüsüyle senin gibiler. Bırak, çocuğun, doğa (ya da "Tanrı") onu nasıl yarattıysa, öyle büyüsün. Doğayı düzeltmeyi deneme. Onu anlamayı ve korumayı öğren. Boks maçı yerine kütüphaneye git, Coney Island adası yerine uzak ülkelere seyahat et. Ve her şeyden önce, doğru düşün, seni sessiz uyaran iç sesine güven. Yaşamın senin kendi elinde, onu başka kimseye bırakma, en az da seçtiğin önderlere. Kendin ol! Bunu sana şimdiye dek pek çok büyük adam da söyledi! Bu dünyaya hükmedeceksin, bunu biliyor ve daha şimdiden korkudan titriyorsun. Yüzyıllar boyunca dostlarını katledeceksin ve senin ve bütün halkların, proleterlerin, Prusyalıların ve Rusların önderlerini efendin olarak yücelteceksin. Günden güne, geceden geceye, haftadan haftaya, aydan aya, yıldan yıla onyıllar ve yüzyıllar boyu bir efendiden bir efendiye övüp duracaksın, bebelerinin iniltilerini, yeniyetmelerinin yakınmalarını, kadınlarının ve erkeklerinin gergin özlemlerini işitmeyeceksin, ya da, eğer işitsen bile, bunları burjuva bireyciliği olarak göreceksin. Yüzyıllar boyunca, diyorum sana, yaşamın korunması gereken yerde kan akıtacaksın, cellatın yardımıyla özgürlüğünü kuracağını sanacaksın... ve kendini hep yeniden pisliğin içinde bulacaksın. Yüzyıllar boyunca palavracının peşinden koşacaksın, onun kötü çığırtkanlıklarını içine akıtacaksın, yaşam, senin yaşamın seni çağırdığı zaman da, kör ve sağır olacaksın. Çünkü sen canlı yaşamdan korkuyorsun, küçük adam, ölesiye korkuyorsun! "Sosyalizmi" ya da "devleti" ya da "milli namusu" ya da "toplu sözleşmeyi" ya da "Tanrı'nın şanını" kurduğunu sanarak, onu katledeceksin. Yalnız bir şeyi bilmeyeceksin ve de bilmek istemeyeceksin: Sefaletini kendinin yarattığını, her saat, her gün, durmadan; çocuklarını anlamadığını, daha cesaretle doğrulmaya fırsat bulamadan onların belkemiğini kırdığını; sevgiyi çaldığını; paragöz ve iktidar delisi olduğunu “efendi" de olmak için, kendine köpek beslediğini Sen ve senin gibiler toplumsal sefalet yüzünden topluca ölünceye dek, yüzyıllar boyunca yolunu şaşıracaksın ve yolunu kaybedecek varlığının dehşeti, kendini kavraman için bir ilk zayıf ışığı yakıncaya dek. Ancak ondan sonra yavaş yavaş ve dikkatli el yordamıyla dostunu, sevgi, emek ve bilgi adamını aramayı öğreneceksin, bulmayı öğreneceksin, anlamayı öğreneceksin saymayı ve onurlandırmayı öğreneceksin. Ondan sonra yaşamın için kütüphanenin boks maçından daha önemli, ormanda düşünce yüklü yürümenin geçit töreninden daha iyi sağaltmanın öldürmekten daha iyi, öz bilincin milli bilinçten daha iyi ve alçakgönüllü olmanın ağzını vatansever ya da daha başka bağrışlarla doldurmaktan daha iyi olduğunu anlayacaksın.
Sayfa 73 - Cem YayıneviKitabı okudu
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.