Gönderi

İsmi Halima, 15 yaşında. Wasima'nın küçük kızı. Babasını 5 yıl önce, 10 yaşında küçük bir çocukken kaybetmiş. Hala da çocuk. İcinde sıkışıp kalan bir şeyler olduğunu bakışlarından bile anlarsınız. Yaklaşık 2 saat sürdü onunla yaptığım röportaj ancak toplasanız 3 cümle ancak kurmuştur. Ilk sorum, kendinden biraz bahseder misin? idi. Belki 20 dakika hic cevap vermedi. Derin nefesler aldı, bir şeyler söyleyecek gibi hazırlandı, ama o kelimeler asla dilinden dökülmedi. 'Hiç önemli değil, ne zaman hazır hissedersen o zaman cevap ver, biz seni bekleriz' dedim. Ellerini uvaladı, tek göz, 8 kişi birlikte yaşadığı odayı sanki hiç görmemiş gibi uzun uzun süzdü. Bazen gözlerimin içine doğru baktı. İfadesiz. Anlayamayacağım kadar donuk. Gülümsemelerimin hiç birine en ufak bir göz dahi kırpmadı. Öylece baktı. Karşılıksız. Öyle derin. Öyle yaralayıcı. Öyle uzak. Kendine ait bir alanı hiç olmamış Halima'nın. Küçücük bir odada 9 kişi! Insanin aklı almıyor. Nasıl yaşiyorlar 9 kisi, bir göz oda içinde! Babası öldükten sonra zaten iyice ağırlaşmış hayatı. Kimse ona ne düşündüğünü, ne hissettiğini asla sormamış. Belli ki Halima'nın bile aklına gelmemiş kendi varlığı. Kendi içinde bile yalnız olan 15 yaşında bir kız çocuğu. Devlet kendi kavgasını yaparken, ailesi kendi derdine düşmüşken Halima öylece sıkışmış arada. Ne yaşadığı ülkede bir nüfus kaydı var, ne evinde bir odası. Ne bir kere okula gitmis, ne de hastaneye. Dünya üzerinde bildigi tek yer, bu duvarda yazılar yazan oda, evi, yuvası. 'Bu senin icin çok güzel bir fırsat. Sesini birçok kişiye duyurabilirsin. Belki bu zamana kadar sana kulak veren olmadı ama şimdi olabilir. Ne istersen onu söyle, yeter ki anlat' dedim. Yine uzun süre gözlerimin içine donuk ifadelerle baktı, sonra da 'Ben bu zamana kadar hiç konuşmadım. Bilmiyorum ki nasıl konuşulur' dedi. Ah güzel Halima, bir bilsen tek bir cümlen ile milyonlarca Afgan kadınının hayatını özetledin.
·
155 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.