Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Derler ki, can almaya gelirken, çeşitli kılıklarda zuhur edermiş Azrail. O aralık gecesi, Palandöken Dağları'nda, beyazlar giyinmiş gelin gibiydi ölüm. Hinzır ve arsız bir gelin gibiydi. Doymuyordu, doymak bilmiyordu. Gencecik erlerin hepsini birden istiyordu koynuna. Bizim alayda, hepimizi aldı da, ancak birkaçımız kurtulabildi elinden. Dimyatlı Musa Çavuş, Üzümdereli İsmail, Hacıların Hasso, bir de ben kurtarabildik paçayı! Bizi neden almak istemedi, orasını bilemem. Hasso'nun donmuş ayaklarından hayır gelmedi bir daha. Diz altından kestiler bacaklarını. Musa Çavuş aklını yitirdi. İsmail'den hiç haber alamadım. Ben sadece iki parmağımı kaybettim o gece, böbreğimi yaraladım, ciğerimi üşüttüm, bir de soba düşkünü oldum, kaldım. Ucuz atlattın, dediler Doğrudur, yamaçlara her kar düştüğünde usumda canlanan o korkunç gecenin hatırasını yeni baştan yaşamanın ve yaz kış hep üşümenin dışında, ucuz atlattım ben. Şimdi, böbreklerimde sancım, gecelerimde kabuslarımla, eksik parmaklarımla, aldığım her nefeste, sabırla hesap soracağım günü beklemekteyim. O gün geldiğin de, iki cümle yakasına yapışacağam Enver'in ve ona Sarıkamış seyrüseferinde, dağlarda donarak ölen doksan bin askerin hesabını soracağam. Yakında. Çok yakında.Ben de nihayet beyaz kelebekler gibi uçuşup, benden çook önce donup giden arkadaşlarımın yanına vardığımda.
Sayfa 114Kitabı okudu
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.