Milgram cevabı bildiğinden emindi. Bize bunu yaptıran derinlere yerleşmiş otoriteye itaat duygusuydu. Milgram'a göre, deneydeki gerçek suçlu deneklerin; patronun, neden oldukları fiziksel ve duygusal hasarlara rağmen, görevlerini yapmalarını emreden laboratuvar görevlisinin isteklerine karşı koyma yeteneğinin olmamasıydı.
Milgram'ın otoriteye boyun eğme açıklamasını destekleyen kanıtlar oldukça güçlüdür. İlk olarak, gayet açık bir şekilde, araştırmacı devam etmeleri konusunda emir vermediği sürece, denekler deneyi hemen sonlandıracaktı. Yaptıklarından nefret ediyorlardı ve kurbanların acısını kendi acıları gibi hissediyorlardı. Araştırmacıdan durmalarına izin vermesini istemişlerdi. Reddettiğinde devam ettiler. Fakat bu esnada titremiş, terlemiş, sarsılmış, itirazlar kekelemiş ve kurbanları serbest bırakmaları için
yalvarmışlardı. Tırnaklarını kendi tenlerine gömmüşler, kanayana kadar dudaklarını ısırmışlar, başlarını ellerinin arasına almışlar ve kontrolsüz sinirli kahkahalar atmışlardı. Milgram'ın ilk deneyinde dışarıdan bir gözlemci deneği şöyle tanımladı:
“Başlangıçta doğal bir işadamının gülümseyerek ve kendinden emin bir tavırla içeriye girdiğini gördüm. 20 dakika sonra, kıvranan, kekeleyen ve giderek sinir krizinin eşiğine gelen biri olmuştu. Durmadan kulağını çekiyor ve ellerini ovuşturuyordu. "Tanrım lütfen bunu durdur" ve her kelimede görevine devam etti ve sonuna kadar itaat etti”
Bu gözlemlere ek olarak Milgram, deneklerinin davranışlarına getirdiği "otoriteye itaat" açıklamasını, daha güçlü kanıtlarla desteklemişti. Örneğin, bir sonraki deneyinde, araştırmacı ve kurbanın yerlerini değiştirmişti. Araştırmacı Öğretmene kurbana verilen şokları durdurmasını söylemişti, buna rağmen kurban cesurca Öğretmenden devam etmesini istemişti. Sonuçlar daha açık olamazdı. Deneklerin yüzde 100'ü emir kendileri gibi bir denekten geldiğinde bir tane bile şok vermeyi kabul etmemişlerdi. Aynı deney araştırmacı ile deneğin yer değiştirmesi ile de yapılmıştı. Araştırmacı sandalyeye bağlanmış, denek Öğretmene şoklara devam etmesi yönünde emir vermişti. Burada da hiçbir denek şok koluna dokunmamıştı.
Otoritenin emirlerine uyan Milgram'ın deneklerinin geldiği uç nokta ana çalışmanın bir diğer varyasyonunda belgelenmişti. Bu çalışmada, Öğretmen çelişkili emirler veren iki araştırmacıyla karşılaştı; biri kurbanın bırakılması için yalvardığında, durmasını emrederken, diğeri deneyin devam etmesini emrediyordu. Bu çelişkili emirler projelerin tek mizahi yanını oluşturuyordu. Bu çelişkili ifadeler arasında kalan deneğin gözleri bir araştırmacıdan diğerine giderken tek bir emirde birleşmelerini rica ediyordu. "Durun, durun. Hangisini uygulayacağım? Biriniz dur diyor, biriniz devam. Hangisi?" Araştırmacılar inatlaşınca, denek hangisinin büyük patron olduğunu anlamaya çalışıyordu. Otoritenin emirlerine uymak için gerekli yolu seçemeyen denekler, içgüdülerine güvenerek, şokları sonlandırıyordu. Diğer deneysel varyasyondakiler gibi, böyle bir sonuç deneklerin sadizm veya nörotik agresiflik içeren motivasyonlardan uzak olduğunu gösteriyordu.
Milgram'a göre, ürpertici fenomenin kanıtları topladığı verilerden çıkmaktadır. "Araştırmanın ana bulgusu yetişkinlerin bir otoritenin buyruklarına uymaya aşırı istekli olmalarıdır" (Milgram, 1974)