Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

O andan itibaren sanki aralarındaki meseleleri halletmek için buluşmuş, yüzleşmeye başlamış iki kişiydiler. Ve yazarın hapsolduğu kuyulardan biri de anlaşılma kaygısı. Bu kaygı öz benliğimizle varoluşumuzun en derininde yatan özgül değerlerle aramızdaki mesafeyi büyütür. Sözcüklerle kendine mezar kazmaya başlarsın. Bu dipsiz karanlıktan nasıl kurtulacaksın? Hallac olarak. Hallac-ı Mansur olmak,benliğin özünde yanan harlı ateşe çıplak ellerle dokunmak demektir. O ateşe dokunmak ve sonunda ateşin kendisi olmaktır. Orası mesafelerin sona erdiği yerdir. Başkasının ne anladığı bütünüyle önemini yitirir. Kelimelerin hükmü ortadan kalkar.Her şey bir ve aynıdır; insan, tanrı, ağaç, kuş ,nehir... Derini soymaya başladıklarında, bilmeden sana iyilik yapmış sayılırlar. Seni öldürerek ölümsüzleştirirler. Her darbede bir can daha bulursun. O andan itibaren seni öldürebilecek olan düşmanın taşı, Hançeri, kurşunu değil sevgilinin incinmiş yüreğidir. Bize düşmanın attığı taşlar değil, dostlarımızın attığı gül yaralar. Ben kalemimi hallac gibi tutuyorum. Kendi kelimelerimle derimi soyuyorum. Vücuduma ateşe atıyorum. İnsanların karşısına çırılçıplak halimle çıkıp En'el Hak diyorum. Böylece onları aciz bırakıyorum. Kelimelerimle gökyüzünü dolduruyorum, ve nereye bakarlarsa benden bir izle karşılaşıyorlar. Kaçamayacaklarını anlayınca nefretleri de öfkeleri de büyüyor. Hiçliğe eriştiğim anda anlatılmak veya anlaşılmamak umurumda değil.
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.