Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hem Avrupalı olalım hem Müslüman kalalım tezinin çıkmazın
Devlet ferdi, aileyi, cemiyeti kanun gücü ile din dışı bir hayat tarzına mahkûm etti. Osmanlı neticede bir din devleti idi, Cumhuriyet Türkiyesi laik olmayı seçti. İbadet yasaklanmadı ama eve camiye hapsoldu. Din eğitiminden kıyafete, siyasetten iktisada hayatın her noktasında etkili ve görünür olmaktan çıkarıldı. Özetin özeti bu. Peki sıkıntı nerede? Sıkıntı şurada: İslamiyet diğer dinler gibi değil. Mensuplarının bütün hayatını tanzim ediyor ve bir "hayat tarzı"nı mecbur kılıyor. Sofra adabından tuvalette adabına kadar. Çeşitli kavimlerde, coğrafyalarda farklı uygulamaları olsa da akaid değişmiyor. Mesela Endonezya, Arabistan, Afrika, İran, Türkistan, Balkanlar'da kadınlar örfe-iklime göre giyinsiler de "tesettür" esas alınıyor. Faiz yasağı belli bir iktisadı emrediyor. Haram ile helal hayatın sınırlarını çiziyor. Hukuk-âhlak Kur'an-ı Kerim esas alınarak belirleniyor. Kısacası bir kişi Müslümanlığa bağlanırsa, Allah'a inanıp peygamberi benimser ise imanın şartları ile İslam'ın kabul ve tasdik sonucu hayatını bu ilkeler çevresinde yaşaması şarttır. Bu sebeple dini hayatın dışına çıkaran seküler anlayış ile uyuşması muhaldir. Müslümanlıkta din işi devlet işinden ayrılmaz. Sıkıntı çelişki burada. İki asırdan beri İslam'ı terakkiye mani olarak kabul ettiğimizden "Hem Avrupalı olalım hem Müslüman kalalım" tezinin çıkmazını yaşıyoruz. Aslında İslam'ı değil terakkiyi tartışmak lazımdı. Nedir bu vazgeçilmez kavramın aslı-faslı? Ne Avrupalı olabildik ne de tam Müslüman...
Sayfa 231Kitabı okudu
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.