Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

520 syf.
9/10 puan verdi
Belki de ada satın almayı hayal etmek en başından saçma bir fikirdi
Kitap bittiği an şunu düşündüm, biz eski bir denizcinin aşkı için değişmesini mi, kendi için gelişmesini mi, yoksa dolarlara ulaşmaya çalışan bir adamın yaşadığı hazımsızlığı mı okuduk diye düşündüm. Sanırım son seçenek en doğrusu. Martin Eden uzun zamandır herkesten duyduğum ve ciddi manada çok övülen bir kitaptı. Normalde yüksek beklentiyle başlanılan kitaplar yeterli tatmini sunmaz size, ama Martin Eden neyseki öyle değildi. HAYATIMDA OKUDUĞUM EN İYİ KİTAP AMAN ALLAHIM, demem ama beğendiğimi söyleyebilirim. Jack London'dan da daha azı beklenemez zaten. Martin Eden'nin hayatı bir açıdan kendimi bulduğum bir öykü oldu, okurken dedim ki, o aradığım ve hala daha insanlarda olduğuna inandığım ruh zarafeti gerçekten varmış demek. Hoş, kitap basılalı 114 sene geçmiş, bahsettiğim zarafetin yıllar önce kanatlanmış olması çok daha olası. Kanatlanan şeylerin peşinde koşmayı bırakarak şunu söylemek istiyorum ki kitabın edebi dili kurgunun çok daha ötesinde bence.
Çimento
Çimento
kitabının diline de bayılmıştım. Fakat o biraz ağırdı ve okumayı güçleştiriyordu. Buradaysa gayet akıcı bir şekilde kelimelerin dansını seyrediyoruz adeta. Bence bu edebiyatta yapılması en zor şeylerden biri. Düşünsenize, bir insan evinde oturarak kalemini kağıdının üzerinde gezdiriyor ve sonrasında siz bunu okuduğunuzda ruhunuz sıkışıyor, bedeninizden soyutlanıyor ve notaların fevkalade tınısının piyano tuşlarından yükselirken çıkardığı ahenk ile içiniz kahkaha atıyor. Herkes hayatta yaşadığını farklı şekillerde hisseder. Benim için ise bu cümleleri okuduktan sonra "Aman Allahım" diyerek bir müddet sessiz kalarak cümlenin tadına varmak bununla eş değer. Verdiği dersmiş, ana fikirmiş hiçbiri beni ilgilendirmiyor. Herkes bir Yalancı Çoban hikayesi uydurabilir ama bunu anlatış tarzı çocuklara yalanın kötü bir şey olduğunu anlatır. Kısaca sizde benim gibi düşünüyorsanız, kitap bu açıdan şahaser sayılabilir. Özellikle başları. Sayfaları çevirdikçe bunlar azalıyor. Martin Eden' ın en sevdiğim özelliği olan bir anı yaşarken bir anda anılarıyla bütünleşmesinin gün geçtikçe azalması gibi. Bu özelliği ilk okuduğumda sineztezi gibi olduğunu düşünmüştüm. Fakat sonrasında bu anlar azaldı, azaldı, azaldı ve gözlerin kapalı bir halde güneşe gözlerini dikmekten ibaret sahnelere dönüştü. Bu beni düşündürdü, bilgilenmenin içimizdeki ruhu silikleştirdiğini zannettim başta. Sanırım, bilgilenmek ruhu silikleştirmiyor, zenginleştiriyor fakat zenginleştikçe de sınırlarını daha belirgin hale getiriyor. Bilinçleniyor olmak ve kendini bilmek oluyor sanırım bu. Çok bilmiyorum böyle şeyleri. Ruhumun demlenmesine çok var, sadece yorum yapabiliyorum. Belki de daha çok sepet vişne yemem gerekiyordur. Martin, Ruth'un topraktan yaratıldığını dudakları vişne ile lekelendiğinde fark etti. Yemek yemeyi korkunç bulan ve bunun bizi hayvanlara daha çok yaklaştırdığını düşünen biri olarak, bu kısımda dedim ki. Evet, işte bahsettiğim şey. Martin bile vişne, ile sevgilisinin kendisine bir adım daha yaklaştı. Bu göklerde kanatlanması gerekirken ruhumuzun et ve kemiklere zincirlenmiş olduğunun apaçık bir kanıtı değil midir? Bu noktada kendimi durdurmam gerektiğini hissediyorum, Swinburneculuk yaptığımı fark ediyorum. Süslü ama içi boş cümlelerle döşüyorum düşüncelerimi. Belki de Ruth haklıydı, başından beri Swinburne vasat bir şairdi. Eğer öyle olmasaydı Martin'in son cümlesini büyük bir şevk ve zarafet ile yazarak en sona imzasını böyle güzelce bırakır mıydı? Ruth bir yana, başından beri belliydi bu boğanın boynuna ellerini yerleştirmekten başka bir şey yapmak istemediği, keşke Osley'i biraz tanıma fırsatımız olsaydı. Sosyete içinde ruha sahip olmadığını fark etmiş tek bilinçliydi. Varvara'nın daha kaymak tabakadan gelmiş hali gibiydi. Ya Brissenden, ya Brissenden... Norval'da bile daha önce kendime benzettiğim kişi sanırım. Daha geçenlerde sesimi tekrardan duymanın zevkine varabilmek için uzun süre konuşmadım, o ve ben gibiler yaşamdan ne beklemeleri gerektiklerini bilmezler, mutluluk dediğin şey seni tatmin etmeyen sıradan bir şeydir nasılsa, bu yüzden ulaşılmaz olanı denemek için can atarlar daima. Sonu olması gerektiği gibiydi. İppolit ne diyordu, belki de bu şey elimde olan ve başarabileceğim son şeydir. Defterine kendi imzasını atıp kalemini Martin'e ödünç vermesi hoştu Brissenden'in, ne de olsa arkadaşlar bu günler içindir. Sonlara yaklaşıyorum, ünlü bağlantıları olmasına rağmen eskiden çamaşırcılık yaptığı için vasıfsız biri tarafından gözden düşen kalın boyunlu adamın hikayesinin incelemesinin sonuna geliyoruz artık. Peynir Surat'ı paralayabilen insanlara gerçekten üzülüyorum. Ne kadar yüce bir ruha sahip de olsalar hayatı saflıkları yüzünden anlayamıyorlar. Evet Eden, kimse seni gemici düğümü atabildiğin için sevmiyor; Ruth yalnızca sana yaslanarak ruhunu tatmin ediyor, enişten dükkanının reklamını yaptığı için sevinirken, bir zamanların müstakbel kayınvalidesi kızının aşkının geçiciliğine diz dövüyor, yayıncılar Tencere'nin güzelliğini kazandıkları paradan ölçüyorlar. Ve sen, tüm bunları bu kadar geç fark ettiğin için yıllar boyu 19 saatini heba ettin. Jack London diye birisi çıkmış, senin bize el sallayışının bireyciliğin mantıksızlığının kanıtı olduğunu söylüyor. Saçmalıyor, bu yaptığın, yalnızca balıklarla arkadaş olma isteğini, soğuk suyun diplerinde mercanları seyretme isteğini kanıtlar. Ve belki de biraz fazla saf olduğunu. Kim hala mürekkep dolu olan bir kalemi çöpe atmak ister ki sanırım kalemle aynı renkte bir sayfaya bir şeyler çiziktiren ama yazı yazamayınca mürekkebin bittiiğini zannedenler düşünür yalnızca böyle. Ama sana kızmıyorum, belki de kitaplardaki yaşadığını hissettiren tüm cümleleri tükettiğin için böylesindir. Bilemeyiz. Ne de olsa "Bilinmez dışında bir tanrı yoktur ve Herbert Spencer onun peygamberidir." Değil mi ama :) Bir gün bir "Fani" gibi bir eser kaleme alabilmem ve onu Kafka gibi birilerine devretmeden kendim yaşayabilmem dileğiyle. Toprağınız/suyunuz bol olsun, ne de olsa Martin bile bir şeyleri 'iyi etmek' i başaramadı, sayfanın sonuna imza atmaktan başka çareniz kalmadı.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,4bin okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.