Adını 'sel' koyduğumuz, zararlarına bakıp faydalarını hiç dü şünmediğimiz ve bu yüzden felaket olarak nitelendirdiğimiz bu doğa olayına birçok şey borçluyuz. Cebimizdeki telefonları ona borçluyuz, teknolojik ev aletlerimizi ona borçluyuz, uçakların ve arabaların varlığını ona borçluyuz, internetin ve televizyo nun varlığını ona borçluyuz, tıpta kullanılan bütün teknolojinin varlığını ona borçluyuz. Çünkü Eski Mısır'da Nil nehri taşkınlarının ne zaman olacağını bilmek çok önemliydi. Taşkından sonra kaybolan toprak sınırlarını yeniden hesaplamak gerekiyordu. Böylece sınır hesaplamaları için geometri ve taş kınların zamanının tespiti için astronomi ortaya çıktı. Su taş kınları sonucunda belirsizleşen toprak sınırları devletin belir lediği geometriciler tarafından tespit ediliyordu. Mısırlılar, sel felaketleri vesilesiyle dairenin alanının çapına orantılı olduğunu saptamışlar ve pi sayısını bulmuşlardır. Yunan matematiğinin önemli isimlerinden olan Tales geometriyi, Mısır'da kaldığı süre içerisinde öğrenmiştir. Sayıların babası olarak anılan Pisagor'un ünlü teoremi varlığını bu ortama borçludur. Dolayısıyla mo dern bilimin kaynağı Nil nehrindeki su taşkınlarıdır, diyebiliriz.