Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

298 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“Kafes ardında hanımlar gibi Saklıydı Hamid”
Merhabalardan bir demet. ≈)) O sıkça rastladığım kafalardaki Mehmet Akif Ersoy ile okuduğum Mehmet Akif Ersoy'un arasında dağlar var... Sözü uzatmadan virgülü virgüle ataçlamadan konuya dikey dalış yapacağım. Hoş geldiniz. ≈)) İlk olarak 2. Abdülhamit'e yazdığı şiiri sunmak isterim: YILDIZ'DAKİ BAYKUŞ "Çoktan beridir vardı benim bir derdim: Gideyim, zalimi ikaz edeyim, isterdim. O, bizim câmi uzaktır, gelemez, mani' ne? Giderim ben, diyerek, vardım onun cami'ine. Kafes ardında hanımlar gibi saklıydı Hamid, Koca Şevketli! Hakikat bunu etmezdim ümid." Belki kırk elli bin askerle sanılmış Yıldız; O silahşörler, o al fesli herifler sayısız. Neye mâl olmada seyret, herifin bir namazı: Sâde altmış bin adam kaldı namazsız en azı! Gördüğüm maskaralık gitti de artık zoruma, Dedim ki: "Bunca zamandır nedir bu gizlenmek? Biraz da meydana çıksan da hasbihål etsek. Adam mı, cin mi nesin? Yok ne bir gören; ne eden; Ya çünkü saklanıyorsun bucak bucak bizden. Değil mi saklanıyorsu, demek ki: Korkudasın; Ya çünkü korkan adamlar, gerek ki saklansın. Değil mi korkudasın var kabâhatin mutlak!" NOT: Birçok tarihçi şunda hemfikirdir Mehmet Akif Ersoy, hayatının sonuna kadar pişman olduğunu dile getiren bir beyanı olmamış, hatta 1926'da Safahat adlı bir kitabının yeni baskısında bu şiire yer vermiştir. Bir diğeri... İstibdâd şiirinden: Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse, "Bu bir câni!" dedin sürdün, ya mahkum eylendin hapse. Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdana, her hisse, Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye'se... Ne mel'unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblis'e • • • Akif, Şapka Devrimi'ne karşı olduğu için değil, po­lis takibatına uğramayı, kendisine gerekli değerin verilmemesini ve bazı ağır eleştirileri hazmedemediği için Mısır'a gitmiştir. Bu arada uzaklaşmak, yalnız kalmak istemiştir. Ayrıca Mısır'da Ab­bas Halim Paşa'nın himayesinde içine düştüğü geçim sıkıntısın­dan kurtulacağını düşünmüştür.¹ Yusuf Ziya Ortaç, Akif'in Mısır'a gidişini şöyle açıklamıştır: "Safahat şairini Abbas Halim Paşa davet etmişti. Hayalin­deki eseri, hele büyük bir aşk ile yazmak istediği 'Selahaddin Eyyübi' isimli manzum piyesi yaratabilmesi için geçim zorluğun­dan uzak, rahat bir hayat hazırlamıştı ona... İşte Akif'in seyahat sebebi. " (Portreler, s. 65).134 Anlayacağınız, Akif'in Mısır'a gitmesinin nedenleri arasın­da, görebildiğimiz kadarıyla, "Şapka Devrimi'ne tepki duyması" gibi bir neden hiç yoktur. İşin ilginç yanı Akif, Eylül 1 925'te Mısır'a gitmiştir. 671 nolu "Şapka İktizası Hakkında Kanun" ise 25 Kasım 1925 tari­hinde kabul edilmiş, 28 Kasım 1925'te resmi gazetede yayımla­nıp yürürlüğe girmiştir. Yani Akif, Şapka Devrimi gerçekleştiril­meden 2 ay kadar önce Mısır'a gitmiştir. Buna rağmen Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları "Akif Şapka Devrimi nedeniyle Mısır'a gitti! " yalanını tekrarlamaya devam etmişlerdir. Asıl şaşırtıcı olan ise bu komik yalanı, ken­dini solcu, hatta Atatürkçü diye adlandıran bazı kesimlerin de aynen tekrarlamış olmasıdır. Örneğin, çok satan tarihi roman­ların yazarı Hıfzı Topuz, "Çılgın ve Özgün" adıyla yayımladığı Neyzen Tevfik romanında şu cümlelere yer vermiştir: "Meclis 25 Kasım 1925'te Şapka Kanunu'nu onayladı. Mehmed Akif de şapkaya karşı gelenler arasındaydı. Ertesi yıl Mısır'a giderek ( . . . ) Hilvan'a yerleşti.”² Hıfzı Topuz, Mehmed Akif'in Mısır'a gidişini Şapka Devri­mi'yle ilişkilendirmek için Akif'i 1926'da Mısır'a göndermiştir! Akif, 1925'te Mısır'a temelli gidinceye kadar Türkiye'de 1922'de Saltanat kaldırılmış, 1923'te cumhuriyet ilan edilmiş, 1924'te halifelik kaldırılmış, Osmanlı hanedanı yurtdışına sür­gün edilmiş ve yine 1924'te medreseler kapatılmıştır. Bu radikal devrimler olurken Akif'in bir ayağı hep Türkiye'dedir. Bu dev­rimler nedeniyle Türkiye'yi temelli terk etmeyen Akif'in sırf Şap­ka Devrimi nedeniyle Türkiye'yi temelli terk ettiğini iddia etmek her şeyden önce Akif'e saygısızlıktır. Akif'in Şapka Devrimi yüzünden Mısır'a gitmediğini fark eden bazı uyanık Atatürk düşmanları, "Evet! Şapka Devrimi yü­zünden gitmemiş olabilir ama bir daha geri dönmemesinin ne­deni Şapka Devrimi'dir," demeye başlamıştır. Örneğin, Burhan Bozgeyik, "M.Kemal'e Karşı Çıkanlar" adlı kitabında şöyle de­miştir: "Şapka devriminden sonra, başına şapka koymamak için bir daha Türkiye'ye dönmemişti."³ Bu arada Akif'in Şapka Devrimi nedeniyle Mısır'a gittiği yalanı, akıllarda şapkaya düşman, fese ve sarığa hayran bir Akif portresi oluşturmuştur. Oysaki Akif, İslam dinini başlığa; fese, sarığa ve şapkaya indirgeyen şekilcilerden değildir. Onun için fesin, sarığın ve şap­kanın hiçbir "kutsallığı", "dinselliği" yoktur. Akif'in özellikle Mısır'da çekilmiş fotoğraflarına bakılacak olursa son derece Batılı, modern giysiler içinde olduğu görülecek­tir. Örneğin Mısır'da çekilen yandaki fotoğrafta, bacağında Batı tarzı bir pantolon, sırtında moda bir ceket, onun altında bir ye­lek ve dik yakalı kolalı gömlek ve boğazında bir kravada objektife poz veren Akif'in başına şapka takıp takınmaması çok da önemli değildir doğrusu! Fatih Fethiye Medresesi'nde öğrenci olan Neyzen Tevfik'le Galata Mevlevihanesi'nde tanışıp dost olan Akif, Neyzen Tevfik'e bir setre pantolon vermiştir. Neyzen Tevfik medresenin resmi okul kıyafeti cüppe ve şalvar yerine bu pantolonu giyince okuldan kovulmuştur.⁴ Bu arada Akif'in 1936'da Türkiye'ye ba­ßında bir şapkayla döndüğüne ilişkin iddialar vardır. Ayrıca Akif'i anlattığım "Vaiz" adlı kitabımda ifade ettiğim gibi karısının ve kız­ arının başı açıktır. Oğulları da son derece modern giyinmektedir. (Kısacası) Akif sürgün edilmemiş, biraz önce de anlattığım gibi kendi isteğiyle Mısır'a gitmiştir. Yine "Vaiz"de ayrıntılı olarak anlattığım gibi, Atatürk Cumhuriyeti Akif'e belli bir para karşılığında Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye tercüme etme görevi vermiştir. Akif de Cumhuriyet hükümetinin kendisine verdiği bu görevi kabul etmiştir. Bu nasıl sürgünlüktür! Hükümet hiç sürgün ettiği birine görev verip o göreve karşı­lık o kişiye para ödemeyi taahhüt eder mi? Peki ya sürgün edilen kişi, onu sürgün edenlerin verdiği gö­revi kabul eder mi? Sonuç olarak Akif'in Mısır'a sürgün edildiği iddiası gülünç bir yalandır. Akif kendi isteğiyle gönüllü olarak Mısır'a gitmiştir. Bu ger­çeği Mısır'dan yazdığı mektuplarından birindeki "İhtiyarımla (seçimimle-isteğimle) çekildiğim şu inziva aleminde... "⁵ cümlesiyle bizzat itiraf etmiştir. • • • Unutmadan: “... yazar, bir ramazan akşamı, bir arkadaşiyle birlikte görmeğe gittiği «Direklerarası»nı, «Hasbihal» başlıklı imzasız bir yazısında şöyle anlatıyor: (...) Anadolu kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi yaparken yabancı işgali altında bulanan İstanbul kadını özgürlüğünü ilân etmiş! Bir takım kadınlar yatak odasındaki kıyafetlerle sokağa dökülmüşler. Gözlere çekilen sürmeler, dudaklara sürülen kırmı-zılar, yüzlere sıvanan pudralar ta karşıdan fark olunuyor. Tuvaletli zülüfler şakaklara dökülmüş, başlarda şapkadan başka bir nesneye benzemeyen bir şey! Enseler, kollar, göğüsler baştan başa çıplak. Uçları dizlerde sona eren kısa mantolar. Dizlerden aşağı şeffaf çoraplar... Altın, elmas bilezikli kollar va kocasının, yahut yabancı bir erkeğin koluna sarılmış. (...) - Şimdi seni tiyatroya götüreceğim göreceksin ki orada da kadın, erkek localarda birlikte oturuyorlar. Bu mantolar da çivilere asılıyor. (...) Kadıköy ve Tepebaşı tîyatrolarında ise localardan başka koltuklarda, sandalyelerde de erkeklerle yanyana oturuyorlar. Bunun daha ilerisi var: birahanelerde beraber içenlere ne diye-ceksin?... (Sebilürreşad 1923 c XXI. sayı 523-529.1” Kitap, şiirlerinden, hakkında yazılanlardan, görüşlerinden, anılarından, mektuplarından oluşturulmuş... Zaman ayırıp okuyanlara mersilerden bir demet. ≈)) | • • • ve • • • ARASI SİNAN MEYDAN'IN PANZEHİR KİTABINDAN...| . ¹Akif bir dönemler geçim sıkıntısı çekmiş olmasının etkisiyle olsa gerek paranın önemini geçte olsa anladığını belirtmiştir. 1925'de damadı Ahmed Bey'e yaz­dığı mektupta 'paranın önemini' şöyle anlatmıştır: "Suad'", muktesit oluşu çok iyi bir hadise. Dünyada para kadar lüzumlu bir şey daha olmadığı için onu idare ile harc etmek en ziyade aranılacak bir meseledir. Biz bu hakikati pek geç anladık. Siz vaktiyle anlamışsınız demektir ki, ciddi söylüyorum, şayan-ı tebrik ve hürmetsiniz. Her ikinize de aferin. " (Kürşad Oğuz, Mısır Sürgünü İstiklar Marşı Şairi", Habertürk, 1 1 Ekim 2011.) ²Hıfzı Topuz, Çılgın ve Özgün - Neyzen Tevfik'in Romanı, 7. bas., İstanbul, 2014, s. 156. ³Bozgeyik, M. Kemal'e Karşı Çıkanlar, s. 239. ⁴Lemi Özgen, “İttihatçı İslamcı", K Dergisi, 14 Eylül, 2007, s. 22. ⁵Yusuf Turan Günaydın, Mehmet Akif'in Mektupları, Ankara, 2009, s.125. .
Mehmet Âkif Ersoy
Mehmet Âkif ErsoyMehmet Akif Ersoy · 02 okunma
··
4.339 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Varsayalımismail okurunun profil resmi
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
, şaire Abdülhamid hakkında yazdıklarından dolayı hakaretler etmiş sonra yaptığı terbiyesizliği inkar etmiştir.
Varsayalımismail okurunun profil resmi
|“Mehmed Âkif... Serserinin teki!" Kadir Mısıroğlu| Kadir Mısıroğlu, 2012 yılındaki bir konuşmasında Âkif'i hakarete varan ifadelerle çok ağır şekilde şöyle eleştirmiştir: "Ben, Âkif yanlış bir söz söylediyse tenkit edemez miyim? Bu nasıl şey? Böyle anlayış mı olur? Bu taassup, bu taassup! Yunanla öç için mi dövüştün? 'Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal' diyorsun İstiklâl Marşı'nda. Bunları hiç düşünmemişler. Seksen sene sonra Yunanı hâlâ Sakarya'da mi vehmediyorsun da 'korkma' diye başlatıyorsun. Niye korkacağım lan, dünya benden korksun desene! Mehmed Âkif... Serserinin teki!"
Panzehir
Panzehir
Bu yorum görüntülenemiyor
Varsayalımismail okurunun profil resmi
Âkif'in «başyazar»lığını ettiği Sebilürreşad dergisinde çıkan kınayıcı yazılar... #211961178
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.