Resmen ülkemizde yayınlanmış bütün seriyi okuyup bitirdim. (İlk iki kitap hariç, onları ve çevrilmeyen novellaları artık okuyabilirim bence.)
Yazar serinin bu kitabında "anneler her şeyi bilir," diyerek yola çıkmış. Kendi hâlinde bir hemşirenin evinde ölü bulunmasıyla başlayıp yıllar öncesinde bir davaya dayanan detaylarla devam etmişti. Serideki her kitapta olduğu gibi de "masum"un tanımını yeniden düşündürdü bize. Ayrıca bu kitapta farklı olarak Jane'in annesi Angela'nın da ön planda olduğu, Angela'nın kendi mahallesinde gelişen bir olay daha vardı.
Yine güzel, düşündüren ve bağlantı kurmaya zorlayan bir Tess kalemi olmuş. Kitabı severek, başına oturduğum her an nasıl akıp gittiğini analmadan okudum. Ancak bu kitapta Maura'nın geriye itildiğini hatta Jane'in bile ikinci planda olduğunu söylemem gerek. Ana tema Jane'in annesi ve kitaptaki cinayetti, bunu anlayabiliyorum ancak 12 kitap boyunca varlığı yüzeysel olan bir karakterin bu kitapta göz önüne çıkması... Bilmiyorum, pek sevdiğimi söyleyemem. Angela kısımları tam bir Desperate Housewife'tı hatta. Yine de iyi ki okumuşum dediğim, keyifli bir kitaptı. Yayınevini çeviri ve edisyon noktasında pek sevmesem de Tess kaleminin akıcılığı işin içine girince okumaktan keyif aldım. İnce bir kitap olması da birkaç saatte bitebilecek bir kitap olmasını sağlamış.