Türk şiirinin kırsal yaşamla ilgisi oldukça karmaşık bir süreç oluşturur. Türkçülük akımının etkisiyle başgösteren hece'ye dönme eğilimi, ister istemez halk şiirini de gündeme getirmiştir elbet. Her edebiyat tarihi kitabında bulunabilecek bu tür bilgiler vermenin gereği yok. Ama buradaki bir nokta önemle vurgulanabilir: Kırsal yaşamı bir ideoloji içinde görme ve diriltme girişimi asıl tek parti dönemine rastlar. Partinin "halkçılık" ilkesinin yaygınlaştırılmasını ve kentlinin duygusal açıdan köylüye dönüştürülmesini öngören bu girişim, şiir alanında uzun süre etkin olmuş ve Ahmet Kutsi Tecer gi bi bir şairin yozlaşmasına yol açmıştır. "Orda bir köy var uzakta." Gerçi, Orhan Veli'den Oktay Rifat'a, kimi yenilikçi şairler de bir dönemde, popülist olduğu açık düşünsel kaygılar dolayısıyla "halk ağzını" kullanmışlardır ama, bu bir içerik ilişkisi olarak değil, biçim ilişkisi olarak belirmiştir. Büyük kent olayları "koşma" ve "türkü" diliyle iletimlenmek is tenmiştir nedense. Burada, Melih Cevdet'in folklor/şiir ilişki sindeki ikirciği çok önceden gördüğü, köylülüğü pek benimsemediği söylenmelidir yeri gelmişken. Kendi doğal ortamının ürünü olan Veysel bir yana, folklor ilgisi ve halk şiiri biçemi tutkusu, önemli bir şair yetişmesine yetmemiştir. Ama "halk şiiri" ideolojik/siyasal bir öğe olarak şiirimizi hala etkileme yi sürdürmektedir.