Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Altısı da birbirinden bileyli, altı hantal satır var Türkiye'de. Biri iner biri kalkar tak tak. Keser böler kategoriler biçer her biri ayrı ayrı. Bir: sınıf. Malum, her ne kadar imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kütle, kitle iddiasıyla çıkmış olsak da yola, sınıf en önemli ayıklama, ayrıştırma bariyeridir ısrarla. İki: etnik köken. "Canım ne önemi var kökeninin, kendine Türk demen yeterlidir Türk olmak için, aslolan ne olduğun değil ne dediğindir, ne söylediğin yüksek sesle, Kürt de olsan sen kendine Türk de yeter, Türkiye'de ırkçılık ne gezer!" diye döne dolaşa hep aynı üst perdeden seslendikçe demokrat-kisvesine-bandırılmış-ayrımcı-söylem, etnik köken bir başka belirleyici, ayıklama, eleme, budama aleti olarak kalır ortada. Üç: cinsiyet. Her ne kadar kadınlara seçme ve seçilme hakkının ne kadar da erken bir tarihte VERİLDİĞİNİ ve nice nice ekonomik, hukuki, sosyal hakkın ve dahi kamusal alanda görünürlük kazanma imkânının VERİLDİĞİNİ muştulaya muştulaya tüyler, kıllar bitmiş olsa da devletçi-feministlerin dilinde, cinsiyet ciddi bir ayrıştırma aracıdır daima. Şık-modern-Batılı vitrin hayatlara yirmi dakika uzaklıkta töre cinayetleri işlenir. Feminist kelimesini okumuşu da okumamışı da, sağcısı da solcusu da hakaret gibi kullanır. Cinsiyet önemli mevzudur. Zülfiyâre dokunur. Üstelik öteki ayrıştırma araçlarıyla buluştuğunda katmerli ayrımcılıklar yaratır. Sınıfla uyuşur mesela. Etnik kökenle keza. Bir ezilirken beş ezilir oluverirsiniz. Dört: familya. Akrabalarınızın konumu. İlle de kan bağı olması gerekmez; bu bağ imtiyaz bağı, torpil bağı. Yani konduğunuz dal, tünediğiniz seviye. Hâsılıkelam, devlet aygıtı ile ilişkilerinizin ne boyutta olduğu başlı başına bir ayrıştırma aracıdır. Laiklik-dincilik paradoksu keza aynı eksene oturur rahatlıkla. Devlette bir amcanız, dayınız ya da sırtınız varsa başka, yoksa başkadır hayat. Nokta. Beş: kenar. Kenardakiler isteseler dahi kimliklerinden, kişiliklerinden, geçmişlerinden ve dahi geleceklerinden ötürü merkeze gelemeyecek ve zaten merkeze gelmeyi istemeyecek olanlardır. Kenar ciddi bir ayrıştırma aracıdır memleketimizde. Halkın diline persenk deste deste küfür sıralamasında ilk beşe "ibne" girer. Travestilere güler, şişe atar, küfreder, hakaret eder, dünyayı zindan eder. Sadece "halk" değil, "entelijensiya" da alabildiğinde homofobiktir. Aman erkekliğine zeval gelmesin, eli ayağı titrer. Eşcinseller, transseksüeller, biseksüeller kenardadır. Azıcık kalan Ermeniler, Yahudiler, Rumlar kenardadır. Azınlıklar kenardadır. Ve canım dervişan taifesi, heterodoks Sufi kanadı, senebesene sofularca siline siline yok olan, gene de tamamen kaybolmayan rind ve aşk ehli kenarın kenarındadır. Ne sağ izin verir var olmalarına, ne sol bilir kıymetlerini. Gelelim altıncı ayrıştırma, ayıklama aracına: yaş. Yok öyle küçük harfle değil, okuyup da geçilecek gibi değil. YAŞ! Türkiye'de kadınlar kendilerinden sistematik olarak esirgenen saygıya, özerkliğe, erke, özgürlüğe kavuşabilmek için bir zaman makinesi geliştirmişlerdir. Mademki hızlandırılmış bir Batılılaşmadan geçti bu memleket ve halen geçmekte, tek tek kadınları da hızlandırılmış yaşlanmadan geçti ve halen geçmekte. Erken yaşlanmak! Vaktinden evvel vaktini doldurmuş gibi yapmak, -muş gibi yapa yapa en nihayetinde yaptığına inanır olmak! Türkiye'de kadınlar birer birer değil beşer onar çıkar yaş basamaklarını. Sıkça duyarsınız daha kırkına varmamış bir kadının çoktan yaşlanmışçasına yakınarak konuşmasını. Yalan da sayılmaz hani. Çünkü inandırmıştır kendini. Kadınlar için iki kategori vardır yaş skalasında. Bakirelik ile yaşlılık. Ortası yoktur âdeta. Ortası olunamaz Türkiye'de. Ya genç olursunuz, yani genç kız, yani henüz-olmamış-kadın, bir tamamlanmamışlık hali. Ya da yaşlı olmuşsunuzdur birdenbire, yani kadın, yani evli, yani anne, yani tamamlanmış-kadın, bir bitmişlik, bitmiş tükenmişlik hali. Ve ikinci kategori birinciden çok daha kolay, çok daha yaşanılası ya da en azından tahammül edilesi olduğundan, bu memlekette kadınlar, bilhassa anne olanlar, ellerinde ciritler, uzun atlama sırıkları, koşabildikleri kadar hızla koşup, hoooop üç-beş-bilemedin on sene içinde genç kızlıktan yaşlılığa sıçrayıverirler. Her biri uzun atlama şampiyonu.
Sayfa 77 - E-PubKitabı okudu
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.