I.
savurarak
kirpikleri filtresi ıslatılmış ve dişlenmiş
bir kar tortusunun yerleştiği geceden, dışarı bir balkon gibi uzanan iri
gözleriyle yeni ölmüş bir timsahın
henüz buharlaşmamış şaşkınlığına bitişik bir ruha teslim ettik
elbirliğiyle
siyah kuzgunları.
gagalarımızda fosilleşmiş baldır aryaları.
yurdumun dışı: çelik gemici hikâyeleri.
sertleştirirken gözkapaklarına sürülen rujlar ve ojeler bir mezara
süzülen tenleri ensekökünden bele eğimli manastırdaki o son plastik
peygamberin o son kanlı miğferi.
sanki
edilememiş, edilemeyen sözlere
tek bacaklı bir şahin indirir gibi
belirsiz bir kan çantası sarkıtıyordu çizik öpüşlere diklemesine
saplanan tozlusoğuk mavi.
vakitsiz ve feci
bir feci vakte bağımlı mülteci
gibi kendi pusumuzda cüzamlıydık.
ben
beni delice seven bir hüzünle büyüdüm.
ben
beni delice çeken bir kainatla büyülüydüm.
her gezegende benim de emeğim var.
işte!
bir avize düştü!
bir avize düştü gökyüzünden yeryüzüne!
kırık!
vah kırık çocuk!
kırık ve vah titrek çocuk!
senin dudaklarınla ıslanıp korkunç ışıltılarıyla aktılar törenlerle,
törelerle, uzak tuzaklarla yıldızlar!
her gezegende senin de emeğin var!
kanatlarımızda tuza yatırılmış topuk iksirleri.
bir sokak köpeğine atılan zehirli et gibi atarken birbirimize koyaklarda
vücutlarımızı inan tek ümidim yoktu, ümide ihtiyacımız yoktu belki
biraz şevkat, belki biraz umarsız sızı!
tehlikeliydi
dokunuşlarımız tehlikeli ve lekeliydi!
bir şarapnel parçası düşercesine şarap taslarımıza dışımızdaki
hükmün testeresi deydi kafataslarımıza!
beni bir kaşın katil yapacakken öbürküsü teskin etti!
beni bir kaşın vurdu, öbürküsü teşhir etti!
nasıl duygusalım değil mi sevgilim
yoruyor seni bu yoğunluk ve kimi basit mısralar ama bu uzay
macerasında
senin dudaklarınla ıslanıp
korkunç ışıltılarıyla kaydılar
törenlerle
törelerle
uzak tuzaklarla yıldızlar!
gelelim şiirin son dörtlüğüne:
hazır mısın:
yüksek sesle okuyarak geçir günlüğüne:
Bir Erkeğin Bir Erkeğe Teğet Kaldığı Çemberde Suyun Yüzü Kızarır,
Suyun Kalbi Sıkışır*
Bu Aşkın En Büyüğü Tanrı & İsa Arasındaysa Eğer Gümüşüm!
Çavom! Bu Odeonda
Bize Susmak, Bize Sevişmek Yaraşır!
*: Dörtlükteki bu şeffaf mısra
Seni vuracağım hançer,
Hatırlarsın,
Sadece şeffaf hançerlere hüsran
Alışılmamış bir lanet gibi siner!