Halide Edip, kaburgası kırık Mustafa Kemal'i şöyle anlatacaktı:
"Bir zabit beni karargaha götürdü. Köy yolları karanlık ve çamur içindeydi
Geceyarısıydı. Muhafızlar kapıdaydı
Tek gaz lambası yanan bir Anadolu odasıydı, girdim. Mustafa Kemal Paşa koltuktan güçlükle kalkmaya çalıştı. Kaburga kemikleri ağrılar içindeydi. Safa geldiniz hanımefendi dedi.
O mütevazı odada, bir millet yaşasın diye ölmeyi göze alan kararı temsil ediyordu... Ne saray, ne şöhret, ne herhangi bir kudret, onun o odadaki büyüklüğüne yaklaşamazdı. Paşa'ya doğru kalbimde mutlak bir hürmetle yürüdüm, elini öptüm