Gönderi

Atatürk'e bir kere daha saygı duydum,
Atatürk, daha 1933 yılında bütün malvarlığını hazineye birakmak istemiş, ancak Medeni Kanun'daki "mahfuz hisse" nedeniyle üzerindeki malların bir kısmını mirasçılarına bırakma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Atatürk, bu zorunluluktan kurtulmak için -dünyada benzerine rastlanılmadık bir şekilde- "özel kanun"
Sayfa 256 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
·
72 views
Poyraz Ayrıç okurunun profil resmi
Mahfuz Hisse:Yasal mirasçıların bir kısmına, miras bırakanın tasarruflarıyla ortadan kaldırılamayan, dokunulamayan bir miras hakkı tanınmıştır. Kanun koyucu tarafından tanına bu hakka saklı pay (mahfuz hisse) denir. Kendisine saklı pay tanınan mirasçılara da saklı paylı mirasçı denmektedir. Mahfuz Hisse mirasçıları: Saklı paylı mirasçılar altsoy (çocuklar, torunlar, torun çocukları), anne, baba ve sağ kalan eştir. Altsoyun saklı pay oranı yasal miras payının 1/2'sidir. Anne ve babanın saklı pay oranı yasal miras payının 1/4'üdür. Sağ kalan eş altsoy ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının tamamı saklı payıdır.
Poyraz Ayrıç okurunun profil resmi
"Atatürk, İş Bankası'nda 2 numaralı hesapta değerlendirdiği Hint Müslümanlarının yardım paralarından kalan 75 bin lirayı, örnek çiftliklerin gelirlerini ve Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa'nın bağışladığı 900 bin lirayı kendi malı olarak görmemiş, dolayısıyla milletin malının, mirasçıları arasında (kız kardeşi, kardeşinin olabilecek çocukları, evlatlıkları) Medeni Kanun'un öngördüğü oranda paylaşılmasını önlemek için bu "özel kanunu" çıkarttırmıştır. "Böylece hem millet malını korumuş hem de dürüstlüğünü göstermiştir. Devlet hizmetine soyunacaklara bir ders vermiştir."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.