Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Atatürk halifeliği kaldırmıştır, çünkü:
1. Halifelik dinsel bir zorunluluk değildir, hatta uygulandığı şekliyle dinde yeri yoktur. Ancak dinde yeri olsaydı bile, ulusal egemenlikle ve laiklikle çeliştiği için yine de kaldırılacağına şüphe yoktur. 2. Siyasal olarak hiçbir işe yaramamıştır. Halifelik, zannedildiği gibi, tarih boyu İslam dünyasını birleştirmemiş, tam tersine bölmüştür. 3. Halife/Padişah Vahdettin, Müslüman Türk milletine ihanet etmiştir. 4. Tarih içindeki uygulama biçimiyle "devlet başkanlığı" demek olan halifelik, TBMM açılıp, Cumhuriyet ilan edildikten sonra siyasal olarak anlamını yitirmiştir. 5. Hain halife/padişah Vahdettin İngilizlere sığınıp yurt dışına kaçtıktan sonra TBMM tarafından seçilen son halife Abdülmecit Efendi de her bakımdan kendisine tanınan yetkileri aşmıştır. 6. Cumhuriyet devrimine karşı tüm muhalif kitleler halifelik etrafında birikmeye başlamıştır. Halifelik, Cumhuriyet karşıtlığının çekim merkezi haline gelmiştir. 7. Hindistan'ı sömüren İngilizlerin "kaçak ve sığıntı halife" Vahdettin'i kullanıp Hint Müslümanlarının bağımsızlık hareketlerine engel olmalarının önüne geçilmek istenmiştir. 8. Anayasasında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir," denilen bir hukuk devletinde "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" olma iddiasındaki bir halifenin "egemenliğin" önündeki en büyük "kayıt ve şart" olacağına şüphe yoktur. Prof. Dr. Halil İnalcık bu gerçeği 1962 yılında verdiği "Atatürk ve Devrimler" konulu bir konferansında şöyle ifade etmiştir: "Mustafa Kemal hareketinin, Atatürk devriminin temel fikri, milli hâkimiyet prensibinin en mühim başarısı, en mühim inkılâbı bence HİLAFETİN İLGASIDIR. Bizzat ısrar ettiği, bağlandığı prensip milliyet prensibi (…) hilafetin reddiydi. Temelden bu iki müessese, iki fikir tezat halindeydi. Hilafet, toplulukta birleştiren bağ olarak yalnız dini inancı, İslam'ı kabul ediyordu. Halbuki Atatürk açıkça tekrar tekrar inkılâp yıllarında ve İstiklal Savaşı yıllarında ilan etmiştir ki topluluğu birleştiren yegâne bağ milliyet bağıdır. Bence milli hâkimiyet, bütün Atatürk devrimine rengini, karakterini, kudretini veren esas devrim ehemmiyeti bunun bir İslam cemiyeti içinde olmasıdır… Dinle dünyanın bir olduğu bir cemiyette şeriatın, hilafetin hâkim olduğu bir devlette bu inkılâp çok başka, derin bir manaya haizdir."⁵⁴⁴ 9. Din ve dünya, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran; dünya işlerini, devlet işlerini akla ve bilime göre yapmaya karar veren bir ülkede halifelik laikliğe aykırıdır. 10. Tüm İslam dünyasının lideri olma iddiasındaki halifenin gerçekte ne böyle bir yetkisi, ne böyle bir hakkı, ne böyle bir gücü, ne de böyle bir etkisi vardır. İslam dünyası, tabiri caizse, halifeyi takmamaktadır. Nitekim halifelik kaldırıldıktan sonra -bu konuda hassas olan kimileri- halifelik konferansları yapmış, ancak sonuçta hiçbir ülke veya lider halifeliğe sahip çıkmamıştır.⁵⁴⁵ Atatürk de bu duruma 1932 yılında şöyle dikkat çekmiştir: "Dinle hilafeti birbirinden ayırt etmek lazımdır. Birincisi ne kadar faydalı ise ikincisi o kadar lüzumsuz bir hal almıştır. Hilafeti kaldırdığımız günden bugüne kadar kimsenin buna sahip çıkmaması, Müslüman dünyasının halifesiz de yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel misal değil midir?"⁵⁴⁶ Falih Rıfkı Atay, "Atatürkçülük Nedir?" adlı kitabına başlarken şöyle diyor: "Atatürk, 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktığı vakit, 'Makam-ı Mukaddes-i Hilafeti düşman esaretinden' kurtaracağını nutuklarında söyleyen ya da bildirilerinde yazan adam değildir. Dinde yeri olmayan, Türklüğü medeniyet yolunda alıkoymaktan başka işe yaramayan halifeliği yıkan adamdır."⁵⁴⁷
Sayfa 296 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
·
53 görüntüleme
Poyraz Ayrıç okurunun profil resmi
544 Halil İnalcık, "Çeşitli Cepheleriyle Atatürk", (Seri Konferanslar), der. Nusret Kurosman, İstanbul, 1964, s. 70-73. Aktaran Gündüz, Atatürk Çağı ve Zihniyeti, s. 41. 545 Halifeliğin kaldırılmasından sonra İslam dünyasındaki halifelik tartışmaları için bkz. Ekmeleddin İhsanoğlu, Yeni Yüzyılda İslam Dünyası, 2. bas., İstanbul 2013, Turan, age., s. 428. 546 Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri, İstanbul, 1955, s. 117; Kocatürk, age., s. 67. 547 Atay, Atatürkçülük Nedir?, İstanbul, 1980, s. 5.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.