Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Türkiye'nin Lozan heyetinin deneyimsiz olduğu, bu nedenle Lozan'da Türk tezlerini yeterince iyi savunamadığını iddia edenler vardır. Örneğin Taha Akyol, Baskın Oran'ı kaynak gösterip Lozan heyetine "tecrübeli" Osmanlı diplomatlarının alınmamasını şöyle eleştirmiştir: "Lozan'a gidecek Türk ekibi tamamen Ankara kadrosundandır. Bir tek tecrübeli Osmanlı diplomatı heyete alınmamıştır. Oysa Baskın Oran'ın da belirttiği gibi Osmanlı diplomatik kadrosunda son derece yetenekli, dirayetli diplomatlar vardı. Baskın Oran'ın ifadesiyle, mağlubiyet sonrasında Sevr dayatmasına karşı Osmanlı diplomatlarının yazdığı metin bunun örneğiydi. 'Osmanlı diplomatlarının müttefiklere cevaben hazırladığı nota, hiçbir eziklik, katlanış veya yakarış izi taşımayan… Son derece başı dik, hatta yer yer dik başlı bir üslupla yazılmıştı… Osmanlı diplomatlarının o günkü uluslararası belge, bilgi ve gelişmeleri eksiksiz inceledikleri, çok sağlam bir mantık ve çok güçlü bir uluslararası hukuk bilgisiyle donatıldıkları görülür." Bu satırları okuyunca, "Bizim Atatürk'le kavgalı liberaller aklımızla dalga geçiyor," demeden edemedim. Birincisi: Osmanlı'nın o "tecrübeli", "yetenekli", "dirayetli" diplomatları yüzyıllardır herhangi bir başarılı anlaşmanın altına imza atamamıştır. Son 200 yılda imzalanan anlaşmalar tam bir fiyaskodur. İkincisi: O "yetenekli", "dirayetli" Osmanlı diplomatlarının, Sevr Antlaşması'na karşı cevaben hazırladıkları "başı dik, hatta yer yer dik başlı nota" hiçbir işe yaramamıştır. Oysaki gerçek diplomasi, "dik başlı" olmakla övünmeyi değil, "makul olanı elde etmeyi" amaçlar. Sevr, her yönüyle son dönem Osmanlı diplomasisinin yüz karasıdır. O "yetenekli", "dirayetli" Osmanli diplomatları, Sevr Antlaşması gibi bir idam fermanına teslim olmuştur. Sevr görüşmeleri için Damat Ferit başkanlığında bir Osmanlı heyeti Haziran 1920'de Paris'e gitmiştir. Bu heyetteki "yetenekli", "dirayetli" Osmanlı diplomatları, Avrupa'da Müttefiklerce küçük düşürülmüş, Fransa'da tutuklu gibi karşılanmış, İsviçre'de çarşı pazar dolaşarak giysi satın almaya çalışmış, terzilere elbise ısmarlamıştır. Rıza Tevfik Bey'e kulak verelim: "…Cenevre'de herkesi ayakta buldum. Paşa emretmiş, 'Mutlaka yarın gideceğiz, çabuk hazırlansınlar,' demiş Herkes telaş içinde idi. Çünkü satın aldıkları eşya bavullara sığmıyordu. Otelciye rica ettik. Bildiği dükkânlardan birisini açtırsın da büyük bavullar alalım diye." Anadolu'da insanların kadın, erkek, yaşlı genç, yokluk ve yoksulluk içinde düşmana direndiği o zor günlerde, "deneyimli" Osmanlı diplomatlarının İsviçre çarşılarında kendilerine, eşlerine, dostlarına ceket, gömlek, ayakkabı satın almak için çırpınmaları, bana iki yıl sonra Lozan'a gidecek olan TBMM heyetinin ödeneğini hatırlattı! 3 Kasım 1922'deki Meclis toplantısında Lozan Konferansı için 150 bin lira ödenek ayrılmıştır. Bütçeye toplam 300 bin lira konulmuştur. İhtiyaç olursa ek ödenek belirlenecek, para artarsa bir yıl sonraya devredecektir. Delegelere, danışmanlara, kâtiplere ödenecek günlükler ve verilecek elbise paraları belirlenmiştir. Buna göre baş delegeye günlük 10 İngiliz lirası, kişi başı diğer delegelere 8, danışmanlara 5, çevirmenlere ve kâtiplere 3, askerlere 2 Ingiliz lirası verilecektir. Elbise parası olarak ise baş delegeye 50, kişi başı diğer delegelere, danışmanlara, çevirmenlere, kâtiplere 20 İngiliz lirası verilecektir. Yalnız, yakında başka bir dış göreve gitmek için elbise parası almış olanlara bu defa elbise parası verilmeyecektir. Lozan heyetine verilecek bu paralar Meclis'te tartışılıp kabul edilmiştir. Verilen ödenekler yetersizdir. Nitekim Ismet Paşa birkaç defa Ankara'dan para istemiştir. Örneğin 3 Ocak 1923'te Başbakanlığa gönderdiği bir telgrafta, "100 bin liraya tezelden ihtiyaç var," demiştir. Yine 12 Ocak 1923'te Başbakanlığa gönderdiği başka bir telgrafta Osmanlı'dan TBMM'ye geçen elçilik ve konsolosluklarda bırakılan kâtiplere avans verebilmek için kendi adına 20 bin İsviçre Frangı gönderilmesini istemiştir. Hükümet, olanaklar dahilinde istenen parayı heyete göndermiştir.
Sayfa 444 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.