Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Yüksek dozda uzunluk ve yazar sevgisi içerir. Bekir Yıldız, toplumdaki sorunları iyi görmüş, gurbete çalışmaya giden insanların hallerini ve arkalarında bıraktığı ailelerinin durumlarını gayet yalın ama çarpıcı bir dille kaleme almış bir yazar, diyerek incelemeye çok hızlı bir giriş yapmış olurdum. Onun için kitap ve yazardan önce başka bir yazarın Bekir Yıldız ile anısından bir iki kelam etmek istiyorum. Bu yazar: Hasan Ali Toptaş. Bazılarının çok şişiriliyor dediği, bazılarının da yere göğe sığdıramadığı bir yazar kendileri. Harfler ve Notalar kitabının incelemesinde okuduğu yazar ve kitaplarından kısaca bahsetmiştim ki Bekir Yıldız da bunlardan biriydi. Toptaş yazmaya yeni yeni başladığı dönemlerde Bekir Yıldız’ın şehrine geleceğini öğreniyor. Bu vesileyle hem yazdığı hikâyeleri Bekir Yıldız’ın beğenisine sunmak hem de Kaçakçı Şahan kitabını imzalatmak istiyor. Güç bela da olsa bir görüşme ayarlamayı başarıyor. Bundan sonrasını kendi dilinden nakletmek istiyorum. Özet defterime olduğu gibi geçmişim, şimdi kısalta kısalta yazıyorum: “Bekir Yıldız’a okutmak üzere, yazdığın hikâyelerin içinden birini seçip özene bezene daktiloya çekiyorsun bu arada. Sonra, okunmuşunu imzalatmak herhalde ayıp olur diye, kitapçı dükkânlarından birine gidip Cem Yayınları tarafından yayımlanan Kaçakçı Şahan’ın yenisini satın alıyor ve elinde kitap, Kuyumcu Oteli’nin önünde saatlerce volta atıyorsun. Buluşma saati gelip çatınca da, korka korka giriyorsun kapıdan içeri… Çaylarınızı yudumlarken, o büyük bir sabırla okuyor verdiğin hikâyeyi. Sen nefesini tutmuş, bekliyorsun. Güzel, diyor Bekir Yıldız… Sen, imzalatmak üzere Kaçakçı Şahan’ı uzatıyorsun ona. Bekir Yıldız, “Yeni bir umudun sevinciyle merhaba!” cümlesini yazıp imzaladıktan sonra, hangi kitaplarımı okudun, diye soruyor birden. Afallıyorsun tabii ve teessüf edercesine, hepsini üstat, hepsini okudum, diyorsun… Bekir Yıldız, beklemediğin bir şey söylüyor o sırada, gözlerinin içine bakıyor ve artık beni okuma, diyor, hiç okuma. Sen, onun neden böyle söylediğini o an anlayamıyorsun tabii… Gerçek, aylar geçtikçe, yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Dergi yöneticileri, tıpkı Bekir Yıldız gibi yazıyorsun diye hikâyelerini geri çeviriyorlar…” İşte bu kitabın ve yazarın Toptaş ile ilgisi. Eğer böyle bir yazı okumasaydım yine Bekir Yıldız okur muydum? Hayır, okumazdım. Çünkü adını ilk defa duydum. Ne kimse bahsetmişti ne de ben araştırma gayretinde bulundum. Sonra işte böyle okuyunca da pişkin pişkin “kıyıda köşede kalmış nice yetenekli yazarlar varmış” diyorum. Şimdi gelelim Bekir Yıldız ve kitaba. Bekir Yıldız Urfa’da doğup büyümüş. İnsan nasıl doğal olarak çevresinin özelliklerini ediniyor ve onu farklı mecralarda yansıtıyorsa Bekir Yıldız’ın da doğup büyüdüğü yerin özelliklerini, insan ilişkilerini eserlerinde yansıtması bir nevi doğaldır. Bu kitapla birlikte 4 kitabını okumuş oldum. Kitabı okuduktan sonra kitabın arkasına 4 tane de cümle düşmüşüm yazarla ilgili: “1-Güneydoğu insanının kendine haslığını, sadece bu değil zalım ağa-maraba ilişkilerini, kan davalarını, geçim sıkıntılarını kendince bir üslup geliştirerek okuyucusuna yansıtıyor. 2-Almanya’ya giden ya da orada olan Türk vatandaşlarının çektiği yabancılığı, gâvur karşında yaşadıkları sıkıntıları samimi ve biraz da iç burkan bir anlatımla yine okuruyla buluşturuyor. 3-Çoğu hikâyesinin sonunda oluşan kekremsilik diğer kitaplarının okunması için başlı başına bir sebep. 4-Toplumsal sorunları bazı yazarlar gibi sadece birilerini eleştirmek için değil insana hissettirmek için yazıyor.” Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da, derler ya benim için de Bekir Yıldız da ister iyi yazsın ister kötü. Okumuşum artık. Saydığım cümleler hangi kitabını okursam okuyum okurunu hep doğrulayacak nitelikte. Yazar hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Kitapta 5 hikâye var. Her biri birbirinden güzel, her biri birbirinden anlamlı. Zaten en çok bu kitaptaki hikâyelerini sevdim. Hikâye okumayı sevdiğimden midir nedir bazı okurların çok saçma bulduğu hikâyelere ben ayılıp bayılıyorum. Bu kitap Türk Edebiyatı’nın bana göre en büyük hikâyecisinin adına verilen ödülü, 1971 Sait Faik Hikâye Ödülü’nü, kazanmış. Bu bakımdan da okunabilecek bir kitap. Bu kitabın ve yazarın önemi başta da yazdığım gibi Hasan Ali Toptaş’ın anılarına yer etmiş olmasıydı. Hem çok sevdiğim bir yazarın sevdiklerini okuyorum, hem yeni yazarlar ve kitaplar keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorum hem de Bekir Yıldız gibi yazarlar hakkında farkındalığımı geliştiriyorum. Bilmiyorum ben mi olaya çok duygusal yaklaşıyorum ama öyle. Şimdilik Toptaş’ın sevdiklerinden daha az kapsamlı olanlarını okuyorum. Ama zamanla, belki bir iki yıl içinde, Proustların, Joyceların, Borgeslerin kitaplarını da okuyup bitirmek istiyorum. Bu iki Türk yazar da katiyen okunabilir. Minnetle…
Kaçakçı Şahan
Kaçakçı ŞahanBekir Yıldız · Everest Yayınları · 2011179 okunma
··
107 görüntüleme
Aurora okurunun profil resmi
Murat sen böyle iştah kabartan analizler yaptıkça, benim kütüphaneye yeni akrabalar ekleyeceğim :) Çok açıklayıcı olmuş. Hasan Ali Toptaş üstadın her okuduğunda bir hikmet var bence!
Murat Sezgin okurunun profil resmi
Aslında sıradan, günlük süt gibi bir inceleme. Ama yazarı okumaya teşvik etmek de sevindirici. :) Heil Hasan Ali Toptaş!
K. okurunun profil resmi
Murat sen yine mütevazı olmaya devam et de gerçekten çok iyi bir inceleme yazmışsın. Hani her bir kelimenin hakkını vererek ve birçok şeyden haberdar ederek, misler gibi derler ya öyle olmuş. Kalemine sağlık..
Murat Sezgin okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, Kübra abla. Elimden geldiğince. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.