Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
7/10 puan verdi
Yarım Asrın Yakın Türkiye Mimarlığı
|| Geçmişe Eskiz Kağıdının Ardından Bakmak Mimarlık, kuram süreci ve uygulama raddesinin birbirinden oldukça farklı olduğu bir disiplin. Pratik, özellikle Türkiye’de ‘Türkiye Mimarlığı’ diyebileceğimiz çetrefilli aşamalardan oluşmakta. Ahmet Alkan “
Anılarla Son 50 Yılın Mimarlık ve Planlama Pratiği
Anılarla Son 50 Yılın Mimarlık ve Planlama Pratiği
” kitabıyla teori ve pratik tezadına cevap getirerek Türkiye’nin son yarım asrının mimari uygulama sahasına yakın bir bakışın kapılarını açıyor. Türkiye’nin sosyal, politik ve kültürel bağlamında mimarlığın değişim ve dönüşümlerini ‘zamandan âna farklı düzlemlerde’ gösteriyor.¹ Eser, ülkenin farklı parçalarından bütüncül bir yaklaşımla numuneler sunarken hem nostaljik hem de güncel olanı anlaşılır kılıyor. Mimari kütleler, dolayısıyla maddeler vasıtasıyla anlatısını inşa eden yazar, maddenin ardında mânâdan bahsetmeyi ve oluşan hacimlerin ardındaki teorik anlamları görünür kılmayı da ihmâl etmiyor. Eserde ilke, kaide ve tatbik düzleminde ilerlerken, örneklerin analizleriyle birlikte belirli projeler, yaklaşımlar ve akımlar üzerinde durulmuş. Önemli kütlelerle birlikte önemli figürlerin, şahsiyetlerin yol göstericiliği de söz konusu. Burada mimar, sadece tasarısının imzasını atmamış, hayatının büyük bir kısmında tecrübe ettiği notlardan oluşan eskiz defterini okumaya başlamış. Burada tekniğin otobiyografik pencereden aktarımı mevcut. Dolayısıyla kitabın başlarında bizi karşılayan Anadolu genci, gittikçe gelişen bir talebe oluşunun ardında, onu sarmalayan çevresinden taşan bir insan, bir pencere. Gittiği her şehirden, içinde bulunduğu her olaydan, bir parçası olduğu her sistemden ders alan bir mimar... Yazarın, mimarlığı kendi anıları vasıtasıyla sunması, anlatıyı gerçeğe yaklaştırmış, metni salt teknik bir çizgiden uzaklaştırmış. Ancak sahada deneyimlenilebilecek çıkarımları şeffaf bir biçimde paylaşmış. Proje detaylarını anlatırken anlatının didaktik kimliğini bozmadan olayların diğer ilgilileri olan şahıs ve markaların isimlerini vermeyerek onları afişe etmeme hassasiyetini de göstermiş. Bahsi geçen anılar, sadece öznel hatıralar olarak kalmamış, bu disiplinin çekirdeğine uzak kimseler için mesleğe dair epey anahtar barındıran geniş bir kapsama varmış. Bu anahtarlar, okur için gerçek bir mimarlık ofisinin kapısını aralamakta, proje masasının gizli dosyalarına ışık tutmakta. Örneğin, mimari tatbikat projelerinin önemi, iş paketlerindeki bazı adımların ve kavramların kurumlar ve yüklenici firmalar için neler ifade ettiği çok sarih bir şekilde gösteriliyor. “Planlama aşamasındaki maliyet denetimi”, “planlama-ihale-yapım-işletme” aşamaları, planın çözümlenişi gibi ayrıntıların yaşam, değerler ve önemli şahsiyetlerin sözleri ile harmanlanarak verilmesi açısından yazı ve üslup kendine özgü. || Düşsel Podyumdan Gerçek Hayata: Alkan’ın Mimari Paradigma Sorgusu Kitap, süslü bir kelime olarak altınlara batırılan mimarlık kavramını alır, onu ütopik bir podyumdan hayatın doğal sahnesine çeker. Bu alanın kâğıt, kalem ve ağdalı sözlerden ibaret olmadığını gösterir. Bu minvalde
Ayn Rand
Ayn Rand
’ın alıntılandığı kısımda, popüler ve heyecanlı mimarlık mottoları yerine daha gerçekçi bir hususun altı çiziliyor: "Mimarlar lider değil hizmetkârdır. Kendi küçük egolarını kabul ettirmeye çalışmak yerine, ülkelerin ruhunu ve çağların ritmini yansıtmalıdırlar. Kendi akıllarına gelen hayallerin peşine düşmemeli, bir ortak payda aramalıdırlar. Böylece eserleri büyük kitlelerin yüreğine daha yakın olacaktır. […] Mimarlar - Ah dostlarım! Her şeyin nedenini düşünmek onların işi değildir. Onlar komut verecek değil, komut dinleyecek kimselerdir."² Yazarın, sahici bakış açısıyla anlattığı örnekler, çarpıcı hakikatleri işaret eden göstergeler niteliğinde. Bununla birlikte, kuvvetli tespitler ve ifadeler de göze çarpıyor. Örneğin kitapta, misafir odasının evin hanımının dışadönük showroom’u olarak tanımlanması ilgi çekici.³ Standart yaklaşımları “ozalitçi mimarlığı” gibi ifadelerle eleştiren yazar, total kalite anlayışını tavsiye ederken cesur bir dil kullanıyor. Yazar, ‘benden projelendirme hizmeti talep eden herkes plancı ve mimardı; ben hariç’ sözleriyle Türkiye toplumunun mimarlık algısını göstermekte.⁴ Örneklerinde, kentsel arsa ticaretinde "piyasa değeri" kavramını ortadan kaldıran "varsayılan tadilatlara göre arsa değeri" kavramından, Ankaralıların toplu olarak arsa spekülasyonu yaptığından⁵, üniversitelerin küçük yerleşmeler için çok baskın bir fonksiyon ve lokomotif bir sektör olduğundan söz etmekte. Ona göre; sektörde rekabetin, içindeki meslek erbaplarının arasındaki duygusal kırılmaları dâhi kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktan kaçınmadığı bir gerçek. Politik gücün yatırım süreçlerinin olmazsa olmazlarından olduğunu, bürokratik mekanizmalarının ikna edilişinin de planlamada yeri olduğunu söylüyor. Bu sebeple "planlama, siyasetçilerin gözünde kamu yararının hakiki bir somutlaştırılmasından ziyade, siyasi yandaşlara çıkar sağlamanın araçlarından birisidir" görüşünü desteklemekte.⁶ Ayrıca okullarda öğretilmeyen imar planlarını, parsel düzenlemelerini ve kanun aşamalarını anlatırken kendi birikim ve öngörülerinin sonucu olarak ‘planlamada tedbir alınmazsa yol olur’ gibi önemli uyarılar yapıyor. Tasarımda yapılı çevrenin başlangıç için gerekli ölçüleri sağladığını, mekânın doğru okunmasının tasarımcı için yeterli olduğunu, buna karşın merkezi otoritenin kalkınma ve milli gelir hedeflerinin önemli parametrelerinden biri olarak inşaat sektörünü gördüğünü düşünüyor. Dolayısıyla tasarımcı, daimi olarak, mekânın söyledikleri, kendi tercihleri ve dış etmenlerin istekleri arasında tehlikeli bir konumda. Yazar, deneyimlerinden devşirdiği çıkarımları sloganlaştırma işinde oldukça iyi. Buna örnek olarak, kitapta geçen ‘başında olmadığın iş, senin değildir’, ‘kendi finansmanını içinde barındırmayan proje, proje değildir’, ‘sorun planda değil, mimarın kimliğindedir’ cümleleriyle ilkeleştirdiği olgular gösterilebilir.⁷ || Son’a Giderken: Kendi Yaptığını Kendi Ellerinle Yıkabilmek Okuru birinci tekil şahıs bakış açısıyla karşılayan “Son 50 Yılın Mimarlık ve Planlama Pratiği” kitabı, modernizm, postmodernizm, sürdürülebilirlik gibi konuların, dönemin mimarlık ve planlama pratiğinde oynadığı belirgin rollere odaklanıyor. Bahsi geçen kentsel dönüşüm, kentsel bozulma, tarihi koruma, kamu mekânları, ekolojik sürdürülebilirlik gibi konular, dönemin zorluklarını ve çelişkilerini yansıtmış. Kitabın; fotoğraflar, çizimler, projeler ve diğer görsel malzemelerle desteklenmesi ufuk açıcı bir nitelikte. Yazarın şahsi çizimleriyle yürütücüsü ya da üyesi olduğu projelerin detaylarını paylaşması, onun apaçıklık ve şeffaflığı önceleyen duruşunun göstergesi. Kitabı oluşturan bölümlerin makale mahiyetinde bölümlere ayrıştırılması, her yazının ilgili açıklamalarının bölüm sonuna yerleştirilmesi, tekil sayfa düzeninin ikiye ayrılmış olması gibi teknik tercihler kitabın okunurluğunu artırıyor. Yazınsal özeniyle birlikte Alkan, neredeyse her kısımda ahlakî gereklilikleri öne çıkararak, manevi vurgular yapmış. Paylaşımcılık, özen ve meslek etiğini anlatabilmek onun için önemli.
Ludwig Wittgenstein
Ludwig Wittgenstein
’dan alınan bir kesitte, tasarının kaderinden şöyle bahsedilmiş: "İlk tasarlandığı şekliyle tasarım, her zaman yerine getirilişi sırasında dönüşmeye yazgılıdır. Tasarım oyuna benzer. Oyunda oynarız ve kuralları da oynarken oluştururuz. Hiçbir mimar sonucu tahmin edemez. Hiçbir mimar bağlamdan bağımsız değildir."⁸ Bu söz mimarın baştan beri sözünü ettiği tasarımsal gerçekliği canlandırmakta. Mimar, hayatı masadan ibaret olan bir şahsiyet değildir, tekâmül saha ile eş zamanlı tamamlanır. Mimarın hiçbir bağlamdan bağımsız olmayışı, tasarım oyununu kurallarıyla bitirmesini gerektirir. Yazarın kitabın sonlarında imlediği ve kendi mimari perspektifini de yansıtan etkili örnekte Howard Roark, kendi yapıtı olan Cortland Projesini tasarımına uygun yapılmadığı için dinamitler. Alkan, Roark’ın yanlış gidişata verdiği bu inanılmaz tepkiyi binalarını yıkarak değil tasarlamaktan vazgeçerek verdiğini söylüyor. Ona göre, dünyanın en güzel coğrafyasında inşa edilen kentler, bu toprakların insanına sunduğu güzellikler kadar güzellik verebilmelidir çevresine.⁹ Dolayısıyla onun kulaklarında, etik kaygılarla maddeci karşılıkları reddedip vazgeçtiği her projeden sonra Howard’ın sözleri yankılanıyor: "Ben mimarım. Bunların dayalı olduğu ilkelerden neler çıkacağını biliyorum. Kendime yaşama izni veremeyeceğim bir dünyaya doğru yaklaşmaktayız. (Onu) Neden dinamitlediğimi artık biliyorsunuz. Ben tasarımladım onu. Size ben verdim. Ve ben yok ettim. Yok ettim, çünkü onun var olmasını seçmedim. Çifte canavardı o. Biçim olarak da anlam olarak da. Her ikisini de patlatmak zorundaydım. Biçimi, kendi yaratmadıkları ve yaratamayacakları şeyi düzeltme hakkını kendinde görenler tarafından bozulmuştu. (…) (Onu) Tasarlamayı kabul edişim, onu kendi tasarımladığım gibi yapılmış görmek amacına yönelikti. Başka hiçbir nedeni yoktu. (…) Buraya gelip, kişinin yaratıcı ve dürüst ürünleri, her türlü hayırseverlik girişiminden daha önemlidir, demek istedim. Aranızda bunu anlamayanlar dünyayı mahvedenlerdir."¹⁰ ___________________________________ Dipnotlar: 1. Bizim Meram Sohbetleri – 6. Bölüm -, Meram Belediyesi, Youtube Yayınındaki kendi sözlerine atıf. youtube.com/watch?v=yc6QImy... Erişim Tarihi: 21.07.2023 2. Ayn Rand,
Hayatın Kaynağı
Hayatın Kaynağı
, Plato Film Yayınları, İstanbul, 2007, s. 142. 3. Ahmet Alkan, Son 50 Yılın Mimarlık ve Planlama Pratiği, Yem Yayın, İstanbul, 2019, s. 39. 4. Ahmet Alkan, a.g.e., s. 172. 5. Ahmet Alkan, a.g.e., s. 119. 6. Elizabeth Farrelly,
Mutluluğun Sakıncaları
Mutluluğun Sakıncaları
, YKY, İstanbul, 2018, s. 104. 7. Ahmet Alkan, a.g.e., s. 138, 125, 195. 8. Ahmet Alkan, a.g.e., s. 79. 9. Ahmet Alkan, a.g.e., s. 225-226. 10. Ahmet Alkan, a.g.e., s. 224-225.
Anılarla Son 50 Yılın Mimarlık ve Planlama Pratiği
Anılarla Son 50 Yılın Mimarlık ve Planlama PratiğiAhmet Alkan · Yem Yayınları · 201910 okunma
·
268 görüntüleme
Beyzâ! okurunun profil resmi
Ahmet Alkan, 1954 yılında Konya’da doğmuş. Yüksek mimar ve şehir plancısı. Lisans eğitimini Konya Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi’nde tamamladıktan sonra master ve doktora çalışmalarını İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tekmil etmiş. Kariyeri boyunca birçok mimari projede yer alan Alkan, farklı kurumlar bünyesinde farklı disiplinlerle etkileşimde bulunmuş, ayrıca Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde çeşitli yapısal senaryoları deneyimleme imkânını bulmuş. Akademik hayatında birçok yayına imza atmış. ICONARP dergisinin müessisi ve Selçuk Üniversitesinin kurucu dekanı. Mimar kimliğinin yanı sıra akademisyen ve siyasetçi yönüyle de tanınıyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.