Sûr’a üflendiği zaman o gün artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de soramazlar. Kimin terazisi-nde sevapları- ağır gelirse, işte onlar kurtulanların ta kendileridir. Kimin de terazisi-nde sevapları-hafif gelirse, onlar kendilerine yazık edenlerdir; artık onlar süresiz cehennemdedir. Ateş, yüzlerini yalar, orada dişleri dışarı fırlar bir hâlde bulunurlar. -Onlara şöyle denecektir:- “Ayetlerim size tilavet edilmemiş miydi -/okunup aktarılmamış mıydı-! Siz de onları yalanlamıştınız. Onlar şöyle diyeceklerdir: “Rabbimiz! Azgınlığımız bize galip geldi; biz bir sapkınlar topluluğuyduk. Rabbimiz! Bizi buradan çıkar! -Önceden yaptıklarımıza- Bir daha dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız.” -Allah şöyle buyuracaktır:- “Alçaldıkça alçalın orada! Bana karşı konuşmayın artık! Gerçek şu ki kullarımdan, ‘Rabbimiz! İman ettik, bizi affet; bize merhamet et! Sen merhametlilerin en hayırlısısın’ diyen bir grup vardı. Siz onlarla alay etmiştiniz; sonunda -bu alaycılığınız- size beni anmayı unutturdu; -sadece- onlara gülüp duruyordunuz. Şüphesiz ki bugün ben de onlara, -dünyada- sabretmelerinin karşılığını verdim; şüphesiz ki onlar başarıya erenlerdir.” -Allah, inkârcılara- şöyle diyecektir: “Yeryüzünde kaç sene kaldınız?” Onlar da şöyle diyeceklerdir: “-Muhtemelen- bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık; sayanlara sor*.” -Allah- şöyle diyecektir: “Sadece az bir süre kaldınız; keşke -bunu- bilmiş olsaydınız! Sizi boş yere yarattığımızı ve mutlaka huzurumuza döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”