Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dostoyevskinin, sürgünde geçirdiği ağır ceza mahkumiyeti dönüşü yazdığı 2. kitabıdır Yeraltından Notlar. İlki Ölüler evinden Anılar. Ölüler Evi yani mahkumiyetini geçirdiği kalabalık koğuşun bulunduğu yapı; içindekiler sözde yaşayan ölüler, evin kendisi ise bir tabut. Yeraltından Notlar da ise kendisi ölümü bekleyen sözde canlı ..aslında “O” da yaşayan bir ölü. Yeraltı dediği ise Ruhunun tabutu. İlk paragraftan itibaren yazar kendine göndermeler yaparak kahramanıyla özdeşleşiyor. O da kendisi gibi 40 yaşlarında müzmin hastalığı olan huysuz, aslında dinmeyen bir öfkesi olan kızgın biridir, dışarıdan bakıldığında öyle gözükmese de. Toplumda bir kariyer edinemeyen, bir şeylerle meşgul olup başarıya ulaşamamış bir bireyi tanıtır bize. 40’ına gelmiş bu kişi, yaşamaktan da bıkmıştır. Korkmaktadır zira bir bu kadar daha yaşayacağım galiba diyerekten hayıflanmaktadır. Bir baltaya sap olamamıştır -tembel değildir yanlış anlaşılmaya- hatta bir böcek, haşere bile olamamıştır. İleri bir zamanda, İşte tam bu noktada Kafka girecektir Dönüşüm kitabı ile .. hatırlayın lütfen bir sabah uyanırda kendisini bir böceğe dönüşmüş olarak görür. Esin kaynağı tam da bu noktadır Kafkanın. Yeraltındaki bireyimiz kendini bir böcekten de aşağı görür. Nasıl görmesin.. o normal insan değildir ki. O diğerlerinden Zekidir. Rağbet ettiği , uğraş verdiği fikriyat ve eylemleri farklıdır. O yüzden Tutunamaz toplumun içinde aynı Oğuz Atayın Tutunamayan bireyleri gibi. Ahh Dosto kimlere ilham vermedin ki.. Normal diye nitelendirilen insanlardan farklı olmanın lutfunu değil lanetini yaşayan yeraltı insanını ,tabutunda resmi ölümünü bekleyen diğerlerinden farklı olanı bize tasvir etmek , onu tanıtmak , hissiyatını bizlere aktarmak işini samimi bir şekilde yüklenen yazar, çok ağır bir yükün altına giriyor bu kitabında. Yaşamış olduğu 19.yyl’ın haklı, doğru gibi gözüken dayatmalarına bile; bilimin, matematiğin sözde kesinlik yaklaşımına bile; iki kere ikinin dört etmeyeceğini haykırmak ister. Aynı her zaman 1+1 in 2 değil aynı zamanda 1 olduğunu bilen edasıyla.. Aslında Yeraltı bir reddiyedir . 19 yyl’ın aydınlanmacı akıl ve matematiksel bilim çağının, kesinlik, netlik arayışının ve de tüm bunların insan denen meçhulün bireysel ve toplumsal yapısına yansıtılmaya çalışılmasının reddiyesi. Zamanının Batı modern yaklaşımının; aydınlanmacı medeniyetin seviyesinin yukarılara çıkması ile tüm kötülüklerin yok olacağına, kan dökmelerin biteceğine inancın reddiyesi. İnsanı da fizik kuralları gibi kurallara tabi tutarak özgür iradesinin kötüyü seçme seçeneğinin bertaraf edilebileceği inancının safdilliğine reddiye. İnsan denen meçhul her zaman aklına ve çıkarlarına göre hareket etmeyen, egosu tavan yapmış bu mahluk için asl olan onun istek ve arzularıdır. Yeraltı insanı daha doğrusu yazarımız insanı tanımlarken kullandığı cümle aynen şöyledir “ İki ayak üzerinde yürüyen Nankör bir canlı “ Zira Çocuk yaştayken akıl ve çıkarına göre değil isteğine göre hareket eder. Hasta olur; kendisini iyileştirecek olan iğne ve diğer ilaçları istemez. Kavurucu sıcağın yahut dondurucu soğuğa rağmen dışarıda oynamak ister. Ya büyüdüğün de adam olduğunda “ Adem “ olduğunda, Cennette huzur,refah,konfor, barış, mutluluk içinde yaşarken ne yapar. Tek bir şey dışında her şeyi yapabilecekken peki o ne yapar. Cennetten kovulma riskine rağmen, alışmış olduğu huzur, refah, konfor, barış ve mutluluk ortamını kaybetme riskine rağmen, o yine de gider aklın ve çıkarının zıttı olan eylemi yani yasak olan ağacın meyvesinden yer. Şuraya bir anti parantez açayım. Yeraltı insanımız sorguladığı ve matematikçi bilimselci aydınların ulaşmaya çalıştığı eğer insan iradesinde bulunan kötüyü seçme hakkını baskılayarak bunu ortadan kaldırırsak onu bir Robota dönüştürürsek ; artık ona İnsan adını verebilir miyiz ? .İşte tam burada devreye yeraltı insanından da etkilenen Anthony Burgess’in “Otomatik Portakal” kitabı giriyor. Onun da vardığı sonuç Dostoyevskiden farklı değil. Parantezi uzatmadan kapatıp konumuza dönelim. Dostoyevski, oluşturulmaya çalışılan içinde yaşadığı 19.yyl medeniyeti için bir tuğla bile koymam demiştir. Bu mesuliyeti almam, elimi kolumu bağlar hareketsiz kalırım daha iyi der. Yeraltında ben kendi kendimle, kendi değer yargılarımla mutluyum der tüm yalnızlığı ve dik başlılığıyla. Hiçbir kınayıcının kınamalarına aldırış etmeden tam bir uslanmaz muhalif edasıyla. Aynı Nietzche gibi. O da dekadan-yozlaşmış/dejenere çağ ve insanları der 19.yyl’a. Oysa genel kanı insanlık tarihinin en parlak altın çağı olduğu yönündeydi. Her yönüyle sanat,sanai, teknik icatlar, mühendislik alanlarında büyük atılımlar gelişmişti. Elektiriğin, buharlı gemilerin, otomobil, tren ve uçağın gelişmesi. Telefon ve telgrafın icadı hatta atlantiğe döşenen telgraf hattı sayesinde Amerika ve Avrupanın bağlanması iletişimde bir köşe taşıydı mesela. Düşünsel fikir alanındaki yaklaşımları ile edebiyat ve sanat alanındaki atılımlara ne demeli. Ama sadece bilinen iki kişi Nietzche ve Dostoyevski , iki muhalif S.O.S diyordu inatçı bir ısrarlılıkla. Tarih onları haklı çıkardı. 19.yyl’ın ardından gelen daha iyi olacağı kesin gözüyle bakılan 20. yyl da ki İki Dünya savaşı, her şey çok güzel ve yolunda gidiyor diyenlere soğuk duş etkisi yaptı. Bu kitabı okurken biçimselliği bana İbni Haldun’un o muhteşem eseri Mukaddime ve Tarihini hatırlattı. Haldun Tarihine bir Önsöz yani Mukaddime yazar. Bu Önsöz yani Mukaddime o kadar çok beğenilir ki asıl kitap olan Tarihinin önüne geçer. İştah artırması için ana yemeğin önünde yenen aparatifin ana yemeğin önüne geçmesi gibi. Aslında kitap “ Sulu Kar Üzerine “ adlı bir hikaye, novella. Lakin Dostoyevskinin hikayeye yazmış olduğu önsöz yani “ Yeraltı “ hikayenin önüne geçmiş durumda. Size hikayeyi anlatmayacağım. Alın okuyun derim.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2021127,8bin okunma
··
620 görüntüleme
『Ʉ₦ØⱤ₮ⱧØĐØӾ∇7』 okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık 🌟👏🏻👏🏻👏🏻
Gamax okurunun profil resmi
Çok uzun diye okumadim... 😜 Şaka tabi. Mest olarak, okşanan bir kedi gibi hırlayarak ve sağa sola sallanarak okudum. Adeta transa geçiyorum senden inceleme okurken... Kalemine sağlık azizim. Bir dahaki postayı fazla uzatma. Bağımlı birin var burada... 😊😍😘
Canaokumalar okurunun profil resmi
Elinize sağlık, bu incelemenin üzerine bi kez daha okunmalı kitap
Esra K. okurunun profil resmi
Detaylı ve güçlü inceleminiz için çok teşekkürler. Kaleminize sağlık, iyi okumalarla geçen güzel günler dilerim. 🙂🙏💫📖🕊
E.B. okurunun profil resmi
Pek güzel olmuş, sizin sesinizle okudum adeta :)
uğur bey okurunun profil resmi
Oldukça etkili ve kalbürüstü bir inceleme olmuş, emeğinize sağlık..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.