Gönderi

Hristiyan dünyanın temsilcilerinin ve egemenlerinin Hak ka ve Hakikat'a karşı olan ihaneti, daha ilk yüzyıllarda, önce Pav lus eliyle sonra da Roma yönetimleri eliyle" Hz. İsa ile getirilmiş olan ilahi mesajı bozmakla sınırlı kalmamış, 19.ncu Yüzyıl orta- larından itibaren kurumsal nitelikle başlattığı Oryantalizm çalış malarıyla İslâm'ın Avrupa'yı etkilemesinin önünü kesmeyi amaç lamış, bunda da, en azından kısa dönem itibariyle önemli ölçüde başarılı olmuştu. Oryantalizm (Doğu Bilimi da Şarkiyatçılık) ya için yapılan tanımın çerçevesi ne olursa olsun yakın yıllara kadar oryantalizmin derdi İslâmla ve Müslümanlarla olmuştur. Bilim- sellik zırhıyla donatılmış Oryantalizmin aktörleri olan bilim in- sanları (oryantalistler / şarkiyatçılar) eliyle Batı dünyasına İslâm'ı ve Müslümanları kasten ve bilerek yanlış ve çarpıtılmış olarak ta nitma ve Batılı Hristiyanların İslâm'ı gerçek yüzü ve nitelikleriyle tanımalarının engellenmesi çabası sergilenmiştir. Yani, kendi din- leri olduğunu iddia ettikleri İseviliği (Nasraniliği) bugünkü tahrif edilmiş haliyle Hristiyanlığa dönüştürmekte pay sahibi olmakla ye- tinmeyip, Islam'a dair bilgilenişi de en azından Batılılar nezdinde tahrif edip bozma girişiminde bulunmuşlar, bu dönemde Müslü man topluluklar siyasi güç bağlamında olduğu kadar entelektüel refleksler itibariyle de zayıf kalmış olduklarından bunda önemli ölçüde başarılı olmuşlardır. Bu tutumları, Hak ve Hakikat dü- şüncesinin tanınmasını geciktirdiğinden dolayı oryantalistlerin kendi toplumlarına karşı da işledikleri bir suç ve ihanetti. Ön- ceki kısımda söz konusu ettiğimiz, ünlü İngiliz siyaset bilimci ve tarihçi Elie Kedourie'nin 1953 yılı sonunda, "İngiltere'nin Or tadoğu Siyaseti ve Osmanlı Devleti'nin Yıkılışı" konulu doktora teziyle ilgili yaşamış olduklarını anlattığı anekdot, ünlü Profe- sör Alexander R. Gibb'in şahsında oryantalistlerin nasıl bir bilim namusuna sahip olduklarını, ve gözetimleri altında gerçekleşen sözde-bilimsel çalışmalara Ingiliz politikaları uyarınca nasıl ayar verdiklerini çok iyi yansıtan bir örnektir. (Bu arada Gibb'in, İslâm ve Müslümanlara karşı açık bir biçimde, cahilce, iftiracı ve aşağı layıcı bir tutum içinde olduğu bilinen bazı oryantalistlere göre oldukça makul bir tutum sahibi olduğunu da vurgulamak gerekir).
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.