Yeşilçam, 1980'lere kadar Mısır ve Hint filmlerini taklit etmek suretiyle geliştirdiği kalıpları kullanarak sürekli gözyaşı simsarlığı ve merhamet sömürüsü yapmış ve denebilir ki, 1950'lerden sonra oluşan arabesk kültürün estetik altyapısını hazırlamıştır. Köylerinden kasabalarından kopup büyük şehrin göbeğine düşen çaresiz insanlar, Yeşilçam filmlerinde ve film müziklerinde kendi duyarlıklarının, sıkıntılarının, özlemlerinin karşılığını bulmuşlardır. Daha sonraları "entel arabeski" diye nitelendirilen "özgün müzik" türünün de film müziğinden kaynaklanmış olması dikkat çekicidir.