Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Düşler ve Azizlerin Yaşam Öyküleri
Hıristiyan edebiyatının ilk yüzyıllarında, genelde cennetle sınırlı olan ötedünya düşü, azizlerin yaşam öyküleri türüyle iç içe geçer. Özellikle infaz edilmeyi beklerken onları bekleyen cennetin teselli edici düşünü gören şehitler konu edilir; Passio Perpetuae et Felicitatis [Perpetua ile Felicitas’ın Çilesi] (III. yüzyıl) ve Passio Mariani et Iacobi [Marianus ile Yakub’un Çilesi] (IV. yüzyıl) bunlara örnek teşkil eder. Hieronymus (y. 347 420) bir mektubunda (Epistula 22, Eustochius), onu ölüm döşeğine düşüren yüksek ateşli bir hastalık sırasında gördüğü bir düşü anlatır: İlahi bir mahkeme karşısında, işlediği günahlardan dolayı yargılanır, ama bir daha günah işlemeyeceğine söz vererek, suçunun kefaretini ödemek için hayata dönme izni almayı başarır. Sulpicius Severus’un (y. 360-y. 420) Vita Martini [Martinus’un Hayati] eserinde de azizlerin yaşam öyküleri açısından yeniden ele alınan bu konu, düşlerde de sık sık kullanılacaktır. * Sabit bir anlatım planı: Gregorius Magnus’un Dialogi eseri * Bu türe hâkim olan anlatım planına göre ölüm döşeğinde yatan hikâyenin kahramanı birkaç saat sonra hayata döner ve çevresindekilere ötedünyayı görmeye götürüldüğünü anlatır. Gregorius Magnus’un (y. 540- 604, > 590) Dialogi eseri hem bu planın sabit hale gelmesini hem de tasvir açısından bazı ayrıntıların yaygınlaşmasını sağlar: İyiler yemyeşil, çiçekli ve güzel kokulu bir bahçede yaşar ve altından yapılmış, muhteşem binaların tadını çıkarırken, günahkârlar çok kötü kokan bir nehrin aktığı Cehennem’de ateşe sokulurlar. Ruhun yargılanması için ayrıca çok ince bir köprüden geçmek gerekir: Günahkârlar ateşin içine düşerken iyiler köprüyü geçip Cennet’e ulaşır. Bu köprü aynı zamanda ruhlar için mücadele eden meleklerle Şeytanlar arasındaki savaşa da sahne olur. (Sayfa: 675-676)
Sayfa 676Kitabı okudu
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.