Açlık, hastalık, savaş ve tüm bunların karşısında ufalan insanlar. Hayatlarının ve ülkelerinin onları ezdiği yetmiyormuşçasına birbirlerini de eziyorlar.
Belki de alıştıklarından belki de bundan başka bir şey bilmediklerinden.
.
Andrey Platonov ile Can adlı eseriyle tanışmış; dilimize kazandırılan diğer eserlerini de edinmiştim. Can’dan sonra diğer kitaplarından da etkileneceğimden neredeyse emindim.
Dönüş’te de beklediğimi hatta fazlasını buldum. İçinde yer alan 9 öykü de kırıcı, üzücü ve sistem hakkında düşünmeye zorluyor okuru. Ancak hiçbiri umutsuz değil; Yuşka da Nikita da hatta İnek de...
Büyük cümleler etmeden de küçük insanların kendi küçük dünyalarını anlatarak da ‘büyük edebiyat’ yapılabildiğini kanıtlıyor Platonov.
Çok sevdim.
Yazardan okuyacağım sıradaki eser ise: Mutlu Moskova.
.
Günay Çetao Kızılırmak’ın mükemmel çevirisi, kapak tasarımında (ve öykülere çok uygun olduğunu düşündüğüm) İlya Repin’in İki Köylü Kadın adlı çalışmasıyla ~