Gönderi

"Kendi varlığını bile inkar eden 'ide'ci feylesoflardan tutun da en kaba materyalistlere kadar bunların kurdukları fikir sistemleri içerisinde bir hayli dolaştım. Kantları, Kontları gördüm. Hiç biri içimdeki boşluğu dolduramadı. Beni nurlu bir yola çıkaramadı. Nietzsche'nin ihtiras şarkıları, Russo'nun vicdan ve hürriyeti, Spinoza'nın panteizmi, Berkson'un canlı hayat akan felsefesi zaman zaman bütün varlığımı kaplamak istedi. Fakat bu olmadı. Daima bir yanım açıkta kaldı. Aradığımı, aradığımızı yine kendimde, kendimizde, Şark'ta buldum. Mevlana ve Yunus imdadıma yetişti. Bu iki büyük ustanın sesi, felsefesi bana kalbimin atışı kadar canlı, benden bana yakın gözüktü. Beni ayrılık gayrılık tanımayan vahdetci bir dünya görüşüne götürdü. 'İzm'lerin elinden kurtardı. Kalp yollarından geçen her fikir nur oldu. Allah'ı, mutlak hakikatı buldum. Sanat ve fikir, kalp ve akıl, gaybın hiçbir feylesofunda bu iki büyük insanda olduğu kadar birleşemedi. Nifaksız, tezatsız bir görüş! En büyük insanlık en büyük ahlak...Hakikat!.."
Sayfa 31 - Timaş Yayınları - 1.Baskı - 1998, Mayıs
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.