İnceleme yazıp yazmamak arasında çok gidip geldim ancak gerçek hayatta onca emek verilip, düşünülen, hayata geçirilen, yerellikten ulusallığa neler yapıp neler yapmadığını en ince ayrıntısına kadar başkalarına ilham vermesi için yazılan bu kitabı okuduktan sonra inceleme yazmamak "nankörlük" olurdu bence. Ciddi anlamda incelemeye nasıl başlayıp sonlandıracağımı hiçbir şekilde bilmiyorum. Kitap bitti. Neler okudum? Neler öğrendim? Yan gelip yatarken kimler nerelerden geçerek, hangi zorlukla mücadele ederek onca başarıya ulaşabilmiş?... Gibi bir sürü sorunun cevabını buldum bu kitapta. Ve bir daha; "zaman kısıtlı, yetmiyor" gibi cümle kurmadan önce bu kitap, bu macera, bu başarı gelecek aklıma, bir daha utanacam kendimden. Nasıl da zaman yetmiyormuş?!!! Koskaca bir engel, bir bahaneden başka bir şey değil!! Böyle cümlelerin bir bahane, bir engelden başka bir şey olmadığını gelin hep birlikte görelim, okuyalım! Samsun'un bir köyüne birleştirilmiş sınıfın olduğu bir okula atandığızı düşünün. (Çoğu öğretmenin istemeyeceği türden zorluklar) Yani beş sınıfı hep birlikte bir arada okuttuğunuzu düşünün. Ki bunun yanında köy zorlukları, okul binasının bakım, onarım gerektirdiği gibi ekstradan zorluklar.. öbür, hayattan bezmiş bir şeyleri bahane edip yerinde sayan ve tentene edip başka insanların girişimine de engel olmaktan başka hiçbir işe yaramayan, insanları(öğretmenleri) da zaten tahmin edebiliyorsunuz. Allah'tan Dilek Hoca bu gerçekten engel teşkil edebilecek hiçbir şeyi engel görmeyip, yılmayıp canla başla mücadele edip hakettiği yerlere tırnaklarıyla kazıya kazıya gelmiş. Hasılı kelam ufak tefek okulu yeniledikten sonra velileri ikna edip bir de depo olarak kullanılan bir odayı okulöncesi bir sınıf olarak açtırıp bir eğitim kolu daha açıyor okulunda. Okulunda beslenme, bakım, ısınma gibi bir sürü şeyi kendince daha iyi şartlara getirerek devam ediyor hikayesine. (Örneğin salı günü çorba günü, Perşembe günü yumurta, süt günü gibi annelerin değişmeli olarak doğal hazırlayıp yenilen ürünler) Ondan sonra çocukları Samsun'da gezdirme, golfa, sinemaya, tiyatroya, lunaparka götürme... Okuluna PC, öğrencilerine tablet getirtme gibi türlü türlü aklınıza getirmeyeceğiniz bir sürü yenilik... ("Başkalarından İsteme" 'nin hiçbir zaman bu kadar zevkli ve eğlenceli olduğuna şahit olmadım ben) Tabi bunları yaparken de "siz hep geziyorsunuz, oynuyorsunuz" diyen kişi ve kurumlara da bilgi yarışmalarında öğrencileri 1. Olarak hakkettikleri cevabı vermekten geri durmazlar. Daha sonra Nobel adayına gösterilen ve bu sayede daha çok tanınıp bunu da öğrencileri için fırsat bilip daha çok isteyen ve harikalar yaratan bir ÖĞRETMEN!. Tanınmışlığın verdiği avantajlar çocukları anneleri ile beraber ( çoğu anneye okuma yazma öğretip, iş imkanı sunduğunu da burda belirteyim) İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlere götürüp çocuklara ve ailelerine unutamayacakları bir deneyim yaşatan bir ÖĞRETMEN! Globallığı sayesinde yazın köye yabancı milletlerden (Güney Kore, Rusya..) öğretmen getirip öğrencilerine ve ailelerine eşine az rastlanır bir deneyim daha yaşatan bir ÖĞRETMEN! Daha sonra Londra'ya yabancı dil eğitimi için gidip oralarda da karşılaştığı izlenimleri kitabında işleyip oralarda da harikalar yaratan (Avrupa parlamentosuna resmi konuşmacı olarak konuşan) ÖĞRETMEN! Bunların yanında daha çok ama çok değinmediğim başka başka konular da var. Muazzam ötesi bir şey. Kesinlikle eğitim fakültelerinde bu ve bunun benzeri kitaplar okunmadan mezun edilmeme şartı getirilmeli!! Çünkü kitabı okurken ileride karşılacağınız sorunlar, bunlar; sınıf esnasında çocuklarla, velilerle, yöneticilerle... olsun bunlari deneyimlemiş ve çok güzel bir üslupla, dille, her satırında en derininizde duyacağınız samimiyetle işlenip bir kriz yöneticisi, ekonomist, sosyolog ve psikolog bilgileriyle yazılmış.Bunun yanında zaten muazzam bir başarı, deneyim, macera silsilesi... Daha ne istenilebilir ki?!! Şu an bile ülkenin bir çok üniversitelerinde konferanslar verip başkalarına ilham olmak için hikayesini anlatıp yazdığı bu kitabı hediye ediyor! (Bir sürü öğretmen adaylarına burs.. gibi hayır islerine de vesile oluyor) "El, alem ne der?" Düşüncesini hiç önemsemeyen, "Hayır" cevabını kabul etmeyen, "Memleketi sen mi kurtaracaksın" diyenlere "projeleriyle, başarılarıyla" cevap veren DİLEK ÖĞRETMEN! Sizce de "BİR DİLEK YETER Mİ?!" Kessinlikle "BİR DİLEK YETMEZ!"

Bir Dilek YetmezDilek Livaneli · Epsilon Yayınevi · 2021232 okunma

··

151 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Miheme