Ah bizim çok değerli bir tar üstadımız vardı: Cabbar Karyağdıoğlu! Siz, Karabağ şikestesini ondan dinleyecektiniz. Ben görmedim; ama çok kişiden duydum. Cabbar müellim, bir gün Karabağ'da, böyle büyük ağaçlardan biri altında oturup tarını konuşturmaya başlamış. Diyorlar ki, bülbüller bile ağaçlarda onun tarına kulak kesilmişler. Derken o bülbüllerden biri, kendini bir gülle gibi kaldırıp Cabbar müellimin tarına vurmuş. Bülbülün öldüğünü söylüyorlar. Bakalım bugün, bizim genç tarcılarımızın tarlarımı da bülbüller kendilerini vurup helak olacaklar mı?"