Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

216 syf.
·
Puan vermedi
"Yunanlıları Denize döktük.Şimdi içimizdeki düşmanın üzerine yürüyeceğiz." İlerleyen saatlerde bir inceleme yazacaktım kitapla ilgili fakat yeni geçtiğim
Kurtuluş
Kurtuluş
adlı kitapta bu alıntıyı görünce bana esin kaynağı oldu ve ben de buna sarılarak mürekkebim kurumadan hemen yazmaya koyuldum. Bu düşman kimdir, bahsetmeden önce biraz kitapla ilgileneceğim.Kasabanın birine İstanbul'dan tayin vasıtasıyla gelen genç ve güzel bir öğretmenin hazin son ile biten bir öyküsü bu kitap. Eğer bir gün yalnız içimize Yunan girdiğini değil, başımıza taş yağdığını görmek istemiyorsanız, bu karıların üstleri başlarıyla beraber kendilerini de parçalayınız, yoksa Cenabı Hakk’ın bütün gazabları üzerimizden eksik olmayacaktır” (s. 45) Dini duyguları kullanarak halkı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeyi iyi beceren, hileli yollarla başkalarının arazilerine konup, kul hakkı yemekten hiç çekinmeyen bu din istismarcıları Aliye hocayı yukarıdaki alıntıda olduğu şekliyle türlü iftiralarla halka karşı kışkırtmış ve onun sonu olmuşlardır.Bu insanlar her bakımdan bir acımasızlık ve ikiyüzlülük örneğidir. Düşünceleri ve davranışları gerçekte dinsel duyarlılıkla tümden çeliştiği hâlde niyetinin, sözlerinin, eylemlerinin şeriata ve Allah rızasına uygunluğuna kendisini tamamen inandırdığı için bilgisiz halkı da İslami söyleme dayandırdığı bu kararlılıkla etkilemişlerdir. En başından beri, Aliye öğretmenin parçalanarak öldürülmesi hedefine kilitlenmiştir bu cehalet.Bu dinmez kinin ve düşmanlığın nedeni kişisel değildir; Aliye öğretmenin temsil ettiği değerler, bu kişilerin varlık koşulları bakımından en büyük tehlikedir. Yüzünün açıklığını, namahrem oluşunu önemsemeksizin öğrencileriyle birlikte erkeklerin bulunduğu bir mekândan marş söyleyerek geçmesini, özgüvenli bir kadın olmasını halka “kahpelik” biçiminde göstermeye ve bunun dinsel açıdan cezalandırılmasının Allah’ın emri gereği olduğuna halkı ikna etmeye çalışmış ve bunda maalesef başarılı olmuştur.Fakat tüm bu olaylar yaşanırken bize bir başka alıntı da başka bir ders vermiştir: √ Namus kadının yüzünü açıp açmamasında değildir. Din de peçe demek değildir. Öyle kapalı kadınlar vardır ki kapı arasından bin türlü rezaleti yaparlar” Aliye hocanın din anlayışı onların bu yobaz görüşleriyle asla örtüşmez.Aliye'ye göre; hoşgörüye, şefkate, kardeşlik ve birlik duygularına, şekle takılıp kalmamaya, insanlar hakkında Allah adına hüküm vermemeye, vicdana, gönülden bağlanmaya dayanan bir anlayıştır onun din anlayışı. İnsanların bazen değişmez nesnel koşullar ve yaşamın olağan gerçekleri biçiminde kodladığı işleyişiyle karşı konamaz gibi görünen engelleri yarattığı ve üzerinden devamlılık sağladığı algı çarpıklığına bağlı körlük biçimleri oluşturduğu görülür, o nedenle gerçek dostunu-düşmanını tanımayabilir bu kitleler. Kasaba halkının, kendi kurtuluş ordusu olan Kuva-yı Milliye’ye çarpık bakışı, çekinceli yaklaşımı işte bu körlükten kaynaklanmaktaydı.Aliye öğretmene de yönelen yine aynı körlük olmuştur.Ve bunların hepsinin sebebi de olaylara hakim ve bilinçli bir bakış açısından son derece yoksun, kısır zihniyetler sonucunda oluşan tek yönlü bakış açıları ve olayları süzgeçten geçirmedeki yetersizlik nedeniyle algılama biçimlerindeki eksikliğin neden olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bu gelişmeleri toparlayacak ve incelemenin en başına dönecek olursak bu düşman kimdir, eli,yüzü, huyu, suyu var mıdır, içimizde midir, ondan bahsedeceğim biraz da.Bu düşman cehalettir, bağnazlıktır, yobazlıktır.Gencecik bir öğretmen kıza türlü iftiralar atarak onu linç ettirecebilecek kadar alçalabilir üstelik bu cehalet türü.Bu cehalet çok tehlikelidir, çok sinsidir, bir anda sarar etrafını, ne olduğunu anlayamazsın.Bu cehaletin kanı daha elinde kurumamıştır çünkü bu cehalet çok değil, daha otuz yıl kadar önce bu topraklarda diri diri insan yakmıştır.Bu cehaleti aşmak güçtür.Bu cehalet halkın arasına bir veba gibi yayılmıştır.Bu cehalet öyle illet bir şeydir ki, ülkenin başına gelen en büyük felakettir, tüm fitnenin fesadın başı budur.Çok tehlikeli boyutları vardır.İlk etapta hafife alırsın fakat bu seni son derece yanıltır, sinsi bir ur gibi bir anda tüm ülkeye yayılır, ne olduğunu anlamazsın.O sebeple ülkemizi bu yiyicilerden, bu akbabalardan temizlemediğimiz sürece tünelin ucu hep karanlık kalacaktır.
Vurun Kahpeye
Vurun KahpeyeHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201910,5bin okunma
·
246 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.