' KAVUKLU . - Sabun gibi yaşıyoruz işte, bir kalıp sabun gibi...
KAVUKSUZ .- Tamam. Biliyorum. Bırak şimdi bunları...
KAVUKLU .- Neyi biliyorsun? Ne tamam? Ne yi bırakayım?
KAVUKSUZ . - Sabun gibi her gün köpürüp bir şeylerimizi yitirerek sudan şeylerle ... (güler) Hıh! Tıpkı otel odasından yü türülmüş hoş ko kan bir minik sabun gibi... '