Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık. Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok...Hayatımıza absürt bir dizi olarak girmişti Leyla ile Mecnun. Kendine has karakterleri, sıcak, samimi havası ile izleyiciyi kendine bağlamayı başarmıştı. Dizi yayından kalkınca bir şeyler eksik kaldı hep. En sonunda Burak Aksak bu isteklere kayıtsız kalmayarak yazdı Leyla ile Mecnun’u. Her sahnesini tekrar tekrar izleyen, her repliği ezbere bilen seyirci artık bir okurdu.
“Tüm kendi çölünde kaybolanlara.” Cümlesiyle başlıyor yazar. Her bir sayfada karakterlerin kendi seslerinden aklınızda canlandırabiliyorsunuz yazılanları. Birkaç olay farklılığı dışında şu ana kadar izlediğimizden farklı değil kitap. Karakterler tekrardan tanıtılıyor, birçok bildiğimiz şeyi tekrar görüyoruz ama bu sefer satırlarda. Daha çok Mecnun ve Leyla arasında, Mecnun’un Leyla’nın kalbini kazanmak için uğraşısını okuyoruz. Ayrıca Mecnun’un olaylara karşı kendi iç dünyasındaki konuşmalar güzel bir yer edinmiş. Bazı şeyleri düşünmemizi sağlıyor. Arada dizide çalan Ferdi Tayfur şarkılarının kitapta olayların arasına sıkıştırılarak dörtlük şeklinde verilmesi de güzel olmuş. Yani yazarın da dediği gibi “bir yanımız çöl bir yanımız deniz." (Alıntı) Aşk için bir kum tanesi olmak lazım ya da sevdiğin için uçurumun kenarından kendini rüzgara bırakmak lazım. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap. Keyifli okumalar... #Huzur#Kitap#Kahve#